4 Ağustos 2010

Ildırı

Çeşme'nin bir başka koyu da Şifne. Deniz kenarında Termal otel var, sıcak su havuzları, önce sıcak su sonra deniz. Ama havuz o kadar fazla sıcak ki ben 2-3 dk durabildim, su sıcak, hava sıcak fena oluyor insan. Güzel bir yer, ağrıları, sızıları olanlar için nefis bir tatil yöresi.
Sonra Ildırı denilen o güzelim koy. Sanki başka memlekete gelmiş gibisin. Yine bir sürü sitelerin, güzelim evlerin arasından geçip geliyorsun, araba lazım, biraz uzakta. Ama sonra bir ufak koya geliyorsun, tekneler duruyor, ördekler yüzüyor ve meşhur balık lokantaları. Hele bir tanesi iyice meşhurmuş, gitmeden önce Güngür Uras'ın yazısını okumuştum pek methetmişti. Ali Baba'nın yeri. Ildırı zaten gün batımı muhteşem oluyor diye rağbetteymiş, sonra da balık ziyafeti pek güzel oldu.
Benim arkadaşımın ailesinin senelerce gidip geldikleri bir yermiş, hatıralar canlandı. Ama günün ışıklarının ve havanın renginin değişimini an be an izlemek çok güzeldi. Akşam karanlığı olmadan önce kızıllık mora dönüşüyor, sonra parliament mavisi ve karanlık başlıyor. Bu sefer ışıklar yanıyor sahilde, evlerde, yollarda çok güzel bir manzara vardı.
Bu arada Çeşme'de mutlaka yenmesi gereken şeyler sakızlı kurabiyeler, sakızlı dondurma, sakız tatlısı, sakız reçeli de alın dönerken. Herşeyde sakız var illa. Ben severim zaten, dondurmasına doyamadım. Sonra karadut ve balbadem dondurması, midye dolması (ufak midyelerden yapıyorlar, bir oturuşta 20-30 tane yersin valla) ve illa kumru. Özel bir ekmekten (nohutluymuş galiba) yapılıyor, sandviçin şekli kumru şeklinde, içinde peynir, sucuk kızartılmış şekilde, masaya gelirken nefis bir salatalık turşusu ve feci acı biber turşusu ile birlikte geliyor, en az iki tane yersin, çok lezzetliydi, çok güzeldi valla. Ha bir de pidecisi var, incecik lezzetli pideler, şimdi olsa da yesek....

Hiç yorum yok: