11 Eylül 2013

EYLÜL

Bence yılın en güzel aylarından birisi Eylül ayı. Benim çok sevdiğim başka aylar da var ama bu Eylül her zaman hemen hemen aynı duyguları uyandırır bende. Yaz bitiyormuş gibi yapar ama bitmez aslında, hele buralarda Eylülde yaz hiç bitmez. Genelde çalışan insanlar Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında izin kullanıyorlar, yazlık evi olanlar da bu aylarda evlerine geliyorlar, çoluk çocuklu aileler daha çok bu aylarda deniz kenarlarına koşuyorlar. Bu yüzden Eylül de çalışanlar dönüyor, okul başlayacağı için okullu aileler dönüyor, buralar biz devamlı oturanlara kalıyor. Belki emekliler de, sıcağı sevmeyenler de, çocukları okula gitmeyenler de ve özellikle bu ayda tatil yapmayı tercih edenler de kalıyor ama azalıyoruz, hafifliyoruz. Yoksa öyle kalabalık öyle karışık öyle sıcak ve yorucu günler geçirdik ki, yaz mı yaşadık, savaş mı yaptık bilemedim. Zaten memlekette gündem yoğun, Haziran başından beri di-re-ni-yo-ruz, işler şirazesinden çıktı, rüzgar delirdi fırtına şeklinde esti, ha bugün ha yarın derken günler geçti. Şimdi ortalık biraz daha sakin, kalabalıklar gitti, güneş çok yakmıyor ama sıcak, rüzgar usul usul esiyor, denizde deli dalgalar durdu. Sabah yürüyüşleri bunalım halinde değil, günde 3 defa duş yapmıyoruz, böyle ılık ılık gidiyor sanki her şey.
En güzeli meyveler, bayılırım meyve yemeye, her ay başka güzel bir meyve sofraları süsledi. Ama bu Eylülde o güzelim incirler, sarısı karası, renk renk çeşit çeşit üzümler, taze cevizler, mürdüm erikleri pazar tezgahlarına yayılınca ben de yayılıyorum. Hele kara incirin ortasına taze cevizi koyunca veya taze incir ile beyaz peynir yan yana ne güzel olur. Hayatta benim için yemek olmasa olur ama meyve olmasa olmaz kat'iyen. Afiyet olsun.