27 Aralık 2006

2006 dan 2007 ye doğru

Bu yıl da bitiyor, birkaç gün sonra yeni bir yıla gireceğiz, yeni bir yaşa gireceğiz, yeni olaylar, yeni havalar, yeni insanlar, yeni şeyler olacak hayatımızda. Belki de eskiden olan şeyler tekrar olacak veya bildiğimiz şeyler yeniden başka şekilde olacak ve bize yeniymiş gibi gelecek.
Hep böyle olmuyormu zaten, tarih tekerrürden ibarettir.
Yılın son günleri bir telaş, bir koşuşturma, bir hazırlık, bir merak, birşeyleri bekler gibi haller. Sonra yılbaşı, aybaşı falan filan, yeni yıl geldi, ilk günler bir sevinç, bir iyimserlik, bu yıl şöyle olsun, bu yıl böyle olsun dilekleri, bir beklenti. Yeni kararlar almak, bir başka bakış açısı geliştirmek, yapmak istediklerim listesi falan filan.
Ben geçen senenin günlüğüme baktım, ne güzel şeyler dilemişim, sene güzel başlamış, ehh çok şükür güzel de bitiyor, sağlığım yerinde ya, iş sorunu var ama o da olacak inşallah.
Yeni yılda ilk yaptığım yemek, ilk gittiğim film, ilk aldığım hediye, ilk dışarıda yediğim yer gibi şeyler yazmışım, sonra ipin ucu kopmuş orada kalmış.
Ayy her sene başında oturup yeni bir ajanda alıcam, telefon numaralarını ve adresleri temize çekicem, sonra önemli gün ve olayları küçük notlar halinde yazıcam, bu da beni 5 sene falan götürür, sonra yine bir yenileme yaparım, yoksa artık herşeyi unutuyorum, lüzumlu şeyleri de kaybediyorum, ne olur bu sefer yapayım diye dualar ediyorum, söz veriyorum, yeni ajandalar alıyorum ama olmuyor işte, niyese şu işi bir tamamına erdiremedim, hep yarıda kaldı.
Ama bu sene yapıcam, hala evde oturuyorum ve iş bulamadım ya, ben de vakitten çok ne var, otur yaz işte dimi. Yapıcam inşallah, buraya da yazıcam yine.
Bu sene için de ilk dileğim sağlık ve huzur, sonra şans ve yeni bir iş bulmak, sonra da yarım kalmış işlerimi tamamlayabilmek.
İlk defa yeni yıla yazlık biryerde gireceğim kısmetse, bu mevsimde gitmeyi aklımdan geçirmediğim bir yere gideceğim, yeni insanlarla, yeni bir yerde, yeni yıla gireceğiz, inşallah bana uğur getirir.
Herkese mutlu huzurlu yeni bir yıl, neşeli, keyifli iyi bir bayram dilerim.

26 Aralık 2006

İKİ KADIN

Bir gün iki kadın biraraya gelirler, şöyle şehir dışına çıkarlar, spor kıyafetler içinde ayaklarında rahat ayakkabılar yürürler. Hava serindir biraz ama güneş ara sıra çıkar girer buluta. Açık havada, oksijen almaya bakarlar, ağaçlar, toprak, evler, kuşlar, gökyüzü, güneş, kediler, köpekler onları görür, selamlaşırlar gizlice aralarında, kimse anlamaz.
Akşam olur, giyinip süs püs yaparlar, deniz kenarında bir balık lokantasına giderler, hafta arası bir akşam olduğu için, hem de o akşam maç olduğu için pek tenhadır ortalık. Sanki koca salonu onlara ayırmışlar, sonra 2-3 masa daha dolar ama bayağı uzaklarındadır oturdukları yere.
Yani kimse duymaz onların konuştuklarını.
Salonun bir köşesinde şömine yanıyordur, içeride hep odun kokusu vardır zaten. İkisi de ayrı ayrı zamanlarda, başka arkadaşlarınla oraya gelmişlerdir, yemeğe, kahvaltıya, kahveye v.s.
Ama o akşam ilk defa ikisi bi başlarına oraya gelmişler.
Masaya otururlar, domatesli roka salatası, karides salatası, kalamar söylerler, kızarmış ekmek gelir, birisi rakı, diğeri kırmızı şarap içer.
Birbirlerini ilkokul 1. sınıfdan beri tanıyorlardır, arada 5-10 sene ayrılık olmuş, başka şehirlere, başka memleketlere gitmişlerdir, başka başka okullarda okumuşlar, başka hayatlar yaşamışlardır ama yıllar sonra yine aniden sokakda karşılaşmışlar ve şıp diye birbirlerini tanımışlar, tekrar dostluğa devam etmişlerdir.
Yemekle birlikte sohbet de başlar, hem yer hem konuşurlar, sonra Kalkan söylerler, ahçı nefis bir kayık tabağın içinde derya kuzusu tava kalkan dilimlerini ortaya getirir, yeme de yanında yat misali, onları da yerler afiyetle.
Çocukluktan, evlilikten, eski kocalardan, çocuklardan, kayınvalideden, hayattan, yeni kocadan, işden, işsizlikden, paradan puldan, arkadaşlardan, dostlardan, gelecekden, geçmişden, aptallıklardan, üzüntülerden, sevinçlerden, çektiklerinden, sevgiliden, anne babadan, kardeşlerden, velhasıl herşeyden konuşurlar. Ağlarlar bazen, bazen de çok gülerler, o günlere giderler, bugünlere gelirler, neydi nasıldı, ne yaptıydık, ne yapamadıydık derler, çook çok konuşurlar. Hafifden sarhoş olurlar, resim çektirirler kadeh tokuştururken, bir hatıra diye saklayacakları karelere biraz kederli, biraz hoş, biraz da yeni umutlarla bakarlar.
Sonra yemek, sohbet, içki biter, kalkar arabaya atlar evlerine dönerler.
Dolu dolu bir gün ve gece olmuştur, kimbilir bir daha ne zaman ve nerede tekrarı olacaktır....

PAPATYA


Birgün yolunuz Demirciköye düşerse muhakkak Papatya'ya uğrayın, Arzu hanıma benden selam söyleyin. O ufacık ama sıcacık, çok sevimli ve samimi kafesinde oturup, elleriyle yaptığı yemeklerden, kurabiyelerden yiyin, nefis çaylarından veya kahvelerinden için. Kapıdaki, yüzünüze melüm melün bakan köpekleri sevin, koltuğun minderine kıvrılıp yatan kediyi okşayın. Kendisi birçok kişi gibi Istanbulda yoğun çalışırken sıkılıyor, bıkıyor, yoruluyor, çocukları olduktan sonra veya onlar artık bir yaşa geldikten sonra buralardan kaçıp oralara yerleşmişler.Eskiden bakkal olan bu ufacık yeri alıp bambaşka bir hale dönüştürmüş, mahallenin ve o çevrenin şirin kafesi yapmış.
Kışın içeride toplam 2-3 masası, bir kanepesi var, ama yazın herhalde kapı önünde de birkaç masa oluyor. Nasıl renkli, cici aksesuarlarla süslemiş, içeri girer girmez, böyle sizi kucaklayan bir atmosfer yaratmış, tertemiz adeta evinizde gibi oluyorsunuz. Menüde ince parmak kalınlığında dolmalar, evde açma mantı, çiğ börek, köfteler ve kurabiyeler var, hepsi de pek leziz.
İsteyen çevre sitelerdeki davetlere zengin büfeler de hazırlıyor, evlere servis yapıyor, sabah işe giderken uğrayanlara nefis kahvaltılar çıkarıyor veya kurabiyelerini paketleyip veriyor.
Belli ki zevkle, isteyerek, neşeyle çalışıyor, öyle çook çok paralar kazanmıyormuş ama masraflarını çıkartıyormuş, yaptığı şey onu tatmin ediyor.
Komşuları pek seviyor onu, illa geçerken uğrayıp bir kahve içip bir sohbet ediyorlar, birşey içmeniz gerekmez oturmaya gelin diyor. Hiç demezsiniz 2 çocuk annesi diye, nasıl genç, nasıl hoş bir hanım, ben pek memnun oldum tanıdığıma, siz de tanıyın.
Demirciköy, Kilyos yolu No:24/A, Tel: 204 09 38.