16 Nisan 2013

Mor Papatyalar

Hayatta mor renge ilgi duymadım, bir şey alırken bakmadım, ne giyimde ne eşyada, ne bir havluda bile bu rengi tercih etmedim. Bazıları da çok sever, giyer yakıştırır, pek güzel durur. Bazen özenirim, hangi tonunu bulsam da bana gitse de en azından bir mor tişörtüm olsa diye düşünürüm. Ama hiç olmadı bu gidişle de olmayacak. Ama doğaya bakınca, mor menekşelerin yanında yeşil yaprakları görünce, mor çiçeklerin çimenlerin arasındaki duruşlarını görünce özellikle de bu sene bu rengi sevmeye, daha çok ilgilenmeye başladım, hatta bayılıyorum diyebilirim. Ama en bayıldığım mor papatyalar. Geçen sene bir evin bahçe duvarından sarkan papatyaları görünce hayretler içinde kalmıştım. Beyaz papatya tamam, sarı tamam, turuncumsu papatyalar da tamam ama mor papatya nasıl oluyor diye bakakalmıştım. Bu sene zamanı geldi, bir saksıya dikmek üzere 3 tane aldım, uzunca saksılara diktim ve gittikçe büyüyüp çoğalıyorlar. Sulayınca, güneşi görünce nasıl açılıyor ve dikeliyorlar. Akşam güneş gidince sönüp kapanır gibi oluyorlar, ertesi sabah yine yeni baştan. Bayılıyorum bu papatyalara, bakalım ömürleri ne kadar. Geçtiğimiz hafta sonu hava çok ısınıp, nefis bir güneş çıkınca ben de balkon açılımı yaptım, masa ve sandalyelerin yanında çiçekler dekorasyona yardımcı oluyorlar. Bütün bir kış ölmeyen sardunyalarım nasıl çoştular, maşallah diyeyim. Begonviller yapraklandılar ama çiçekler henüz çıkmadı, bu yüzden mor papatyalar baş köşeye yerleştiler. Bu sıralar balkonda onların krallığı hüküm sürüyor.

Pembe - Beyaz Yaseminler

Bunlar da nefis kokulu yaseminler, yollarda, bahçelerde ve benim balkonumda açıyorlar ama balkondaki ağır gidiyor, yollarda gördüklerimi her geçişte kokluyorum, konuşuyorum, onlara bakıyorum, sabahları içim açılıyor. Doğa bu zamanlar ne kadar zengin, ne kadar güzel ve ne kadar cömert. Her köşeden ayrı bir renk, ayrı bir koku, ayrı bir güzellik önüme çıkıyor, yerlerdeki papatyaları ve gelincikleri saymıyorum bile. Bir de adını bilmediğim mor çiçekler var, yaprakları çizgili gibi harika bir şey hepsinin duruşları ayrı güzel. Haftada bir masanın üzerine de bir buket yapıyorum sarı, beyaz papatya, gelincikler ve mor çiçekler. Bahar ne güzel şey. Doğanın uyanışı, havanın ısınışı, insanların içinin açılması, kuşların şarkıları. Bir bütün olmanın daha çok içine gelmesi, durup düşündüğün zaman aklının almaması, tüm bu güzelliklerin senin içinde uyandırdığı hisler, yenilenmek, içini, dışını temizlemek, arınmak, boşaltmak, hataları silmek, yeni bir sayfa açma isteği, birikmiş, eskimiş, bozulmuş ne varsa hepsini atıp, yeni ve yeniden taze şeylere yer açmak. Böyle bir durumlar var bu sıralar işte. Bahar başına vurdu derler ya hani....

Mandalinalar çiçek açtı

Daha bu ay başına kadar belki de hala bile mandalina ağaçlarının üzerinde hala tek tük mandalinalar var. Ama güneş açtıkça, havalar ısındıkça ağaçlar çiçek açmaya başladı, beyaz beyaz harika çiçekler. Yolda geçerken önceleri anlamadım ne kokuyor böyle diye, sonra farkettim onları baygın baygın, buram buram kokuyorlar, nasıl güzeller anlatamam. 11 ay oldu, gelecek ay sonu tam 12 aydır burada yaşıyor olacağım. Yani mandalinaların her mevsimini görmüş olacağım. Yeşil beyaz manzara harika.

Kıbrıs Akasyası

Buralarda bu ağaçlara Kıbrıs Akasyası diyorlarmış, Nisanın başlarında sardı her bir yanı, sarı sarı fışkırıyor sanki, o kadar hoşuma gitti ki, Istanbul'un mimozalarını hatırlattı bana. Bunlar mimozalar gibi kokmuyorlar sadece duruşları çok güzel, ağaçlar salkım salkım dökülüyor. Ama bir güneş açtı sıcak, bir kapattı soğuk, fırtına derken bunlar solmaya başladı. Belki de mevsimi bu kadar 15 gün sonra bitecek. Seyretmesi çok hoş.