1 Ocak 2012

2012

Herşeye rağmen yine de yeni seneye hoş geldin demek istiyorum. İnsan ne kadar beklentilerini bırakmaya çabalasa da içten içe ufacık da olsa iyi, güzel, heyecan verici şeyler olacak gibi zannediyor. Umut etmek istiyor, yeni bir beyaz sayfa açmak istiyor, sanki eskisinden daha değişik bir şeyler olacak gibi hissediyor, hep artık bu sefer olsun istiyor, yine hevesleniyor. Dolayısı ile ben de 2012 için önce sağlık diliyorum, bana geçen günlerimi aratmasın. Dostlarım belki tek tük kaldı elimde ama gerçekten dost olanlar yanımda yer alsınlar istiyorum veya candan samimi hislerle arkadaşım olanlar öyle kalsınlar, karşıma geçip bakalım ne yapacak diye seyretmesinler istiyorum. Yoksa canım acıyor, arkadaş kazığına dayanamıyorum.
Ben de bana, kendime daha fazla özen göstereceğim, daha çok şefkatle sarıp sarmalayacağım. Kendime hoş davranmadığımı, çok hırpaladığımı farkediyorum. Bana benden başka bakan yok, daha çok sevmeliyim, iyi davranmalıyım. Bu sene kendimde, taaa içimde, en derinlerde müthiş bir değişim isteğinin yattığını hissediyorum, uygun zaman ve zemin bulunca patlama yaşayacağımı düşünüyorum. İnşallah birçok şeyin farkına varmış, birçok şey ile denenmiş, birçok olaydan ders çıkartmış, birçok kişiden de çok şeyler öğrenmiş birisi olarak, aklımla kalbimi aynı derecede kullanarak, daha çok ennn derindeki dileği dışarı çıkartarak çok daha güzel ve huzurlu, bana çok daha iyi gelecek bir döneme başlayacağımı zannediyorum. İçimde belirsiz de olsa böyle bir his var. Tohum gibi sanki ekildi, bekliyoruz fidan olacak, sonra ona iyi bakıp ağaç yapacağım, ürün alacağım. Yeter ki sağlığım iyi olsun, kalbimin kırıklarını da yapıştırırım, etrafımda kimse kalmasa da özümdeki güç ile yola çıkarım. Çünkü yukarı ile bağlantım bana rehber, gerisi boş.   

Muhasebe

Hani sene sonu gelince insan şöyle bir gözden geçirir ya eski günleri, koca bir yılı, ne yaptık, neler oldu, nasıl geçti şimdi elimde ne var. İlk gün ne yazmıştım, ne düşünmüştüm, son gün neler oldu, dileklerimin kaçı gerçekleşti falan filan diye.... şöyle bir bakıyorum eski günlere insan elinde olmadan bir beklenti geliştiriyor, şöyle yapıcam, böyle yapıcam gibi şeyleri sıralıyor. Her yeni günün umut dolu olması gibi her yeni yılın da sanki birdenbire bir şeyleri kökten değiştirecek gibi bir gücü olduğuna inanası geliyor ve beklenti içinde buluyor kendini.
Geçen sene başında daha umutlu ve neşeli yazmışım, çünkü 2010 bugünlere nazaran daha iyi geçmiş, benim içsel değişimim, olaylar, yaşadıklarım, benim, arkadaşlarımın veya akrabalarımın hayatlarındaki değişiklikler hoş şeyler olmuş, arada üzüntülü olanlar da var ama daha light geçmiş açıkcası. Ama bugün aynı duygular içinde değilim. 2011 hayli zor geçti, hem benim kişisel hayatımda, hem memleketimiz hem de dünyanın gidişatı olarak. Ne kadar zor şeyler yaşadık, doğal felaketler, krizler, ekonomik veya toplumsal çöküşler ve kayıplar. Sanki 2011 ölüm yılıydı, ne çok kişi öldü, zamanlı zamansız ölümler, yani epey genç yaşlarında olanlar ve hasta, yaşlı olanlar. Her gün ölüm haberi dinledik. Belki benim çok dikkatimi çekti, yazar, sanatçı, mimar, şarkıcı, devlet büyüğü ve daha bir sürü meslekten insanlar öldü gitti. 
Hayata ümitli bakma konusunda verilerim azaldı, gitgide daha da azalıyor, umutlu olmak, iyimser olmak konularında başarılı olamıyorum. Hepten karamsar olmuş da değilim ama içimde iyiliğe doğru tetikleyici güç bulma konusunda artık başarılı değilim. Hayattaki parolam "kendini bırakma, hiçbir zaman vazgeçme" dir, ama sanki bıraksam ne olacak, nereye kadar mücadele, vazgeçtim hisleri ağır basıyor.
Öte yandan içsel dönüşüm değişim de bir yandan oluşuyor. Kabullenme, egoyu görme ve onun yaptırdıklarını fark etme, çevremdekilere karşı seyirci olma, neyi niçin ve nasıl yaptıklarını seyretme, sadece kendine bakma, kendini düzeltme, değiştirme, kimseye bir şey yapamayacağını öğrenme gibi gelişimler de yaşıyorum çok şükür. Evet ama yetmiyor...
2011 de ebru yapmaya devam ettim, bunun yanında bir de fotografçılık kursuna başladım, iki uğraşım ile ilgili sergi açma hayallerim devam. Birisi bu sene inşallah diğeri 2013 de. Tasavvuf sohbetlerim devam ediyor. Evde banyo boru tıkanması, kırma dökme tamir işleri oldu, çamaşır makinası miyadını doldurdu gitti yenisi geldi, arkasından TV, buzdolabı ve bulaşık makinası sıra ile bütün yaz ayları boyunca bozuldular, kimisi kendi kendine, kimisi 3-5 defa tamirciye gide gele düzeldiler. Ankara'ya gittim, lise arkadaşlarımla buluştuk, hala da birkaç arkadaş güzel bir grup yaptık görüşüyoruz. Bu yaz tatil yapamadım, buralarda havuz ile idare ettim. Yeğenim evlendi, onun büyüyüp damat olduğunu görmek çok değişik bir duyguydu, gelinimiz çok güzel bir kız. Sağlık konusunda da epey zahmetler çektim, dizim burkuldu, belim tutuldu bayağı uzun sürede iyileştiler, hala izleri kaldı. Mide sancıları çektim, gaz sıkışması dediler, ayrıca baharda başlayan ve bütün bir yaz boyunca çektiğim sıkıntıların sonbaharda safra kesesinde taş yüzünden olduğu tespit edildi ve Aralık başında ameliyat oldum. Bu yetmedi midemde polip denilen bir şeyler oluşmuş hala patoloji sonucu bekliyorum. 
Hiç ummadığım iki arkadaşım bana karşı 180 derecelik değişim ile ne oldu, nasıl oldu, niye oldu diye hala anlamadığım davranış içindeler, epey kırıldım, şaşırdım. Kendileri öyle istediler, öyle davranıyorlar, birisi 36 diğeri 28 senelik arkadaş, hatta dostluk artık. Öte yandan diğer bir sürü arkadaşta da acayip, gözle görünen garip değişiklikler var ama artık onlara yaş icabı, dönem icabı, durumları icabı deyip hoş bakmaya çalışıyorum. 
Maddi sıkıntı tavan yaptı, hiçbir çözüm de görülmüyor, iflas ettim artık. Ne sayısal lotto veya benzerlerinden ne de yılbaşı piyangosundan kuruş çıkmadı. Bu hal ve gidiş şeklinde 2012 ye girdik.
O gece için arkadaşlar bize gel dediler ama evde yalnız olmayı tercih ettim, güzel yemeklerim ve şarabım ile tv ye takıldım, kendi çapımda eğlendim, neşelendim, yarı dilekler, dualar, yarı meditasyon, yarı arkadaş sohbetleri ile gece epey oturmuşum. Bu sabah soğuk, kasvet, yağmur, bulutlu hava ile yeni yılın ilk gününe başladık, hayırlı ve uğurlu olsun inşallah.