29 Ağustos 2006

MARTILAR




Ayvalıkda tekne gezileri yapılıyor, bir sürü küçük büyük adalar var, onların etrafında dolaşıyorsun, çok güzel koylarda mola veriyorlar yüzüyorsun, enn büyük ada Cunda'ya uğruyorsun falan filan.
Ama ne tekneler görmeniz lazim, 2 katlı, 3 katlı falan, tıka basa da doluyorlar, yemekli, canlı müzik de var, resmen Tarabya tavernalarının piyanist şantözleri oraya taşınmışlar. Bu teknelerde sabahın 10.30 dan, akşamın 18.00 e kadar dambada dumbada, tıs bam tıs bam çalıyorlar, avaz avaz konuşuyorlar, sözüm ona milleti gaza getirecek, dansa kaldıracak, allah ne verdiyse sonuna kadar bangırdıyorlar. Ayol gazinoya mı geldik, yoksa denizde, tatildemiyiz, ne oluyor yaaa... Yurdum halkı ne meraklı her fırsatta ve her ortamda göbek atmaya, yani maksat şenlik olsun, deniz, tabiat, güneş, etraf falan değil.

Bunlardan olmasın istemem diyorsanız, bir parça düzgünü Bambi adlı tekne, daha küçük, çok adam almıyor, ya fransızca parçalar çalıyor, ya da hafif müzik, öyle bangırdamadan. Sabah çıkıyorsunuz usul usul yol alıyor, nerede bangırdayan tekne var, ondan olabilecek enn uzağa demir atıyor, veya hangi tekne o koydan çıkıyor, bu sonra giriyor falan. Öğlende nefis tava papalina balıkları yapıyorlar (Ayvalıkda çıkan hamsi benzeri, tadı başka lezzetli bir balık), yanında bol salata, hiç bitmiyor, patlayana kadar servis var, sonra karpuz, akşam üstü molasında da çikolatalı ev keki+çay servisi pek hoş oluyor.

Yani denize girmek yüzmek derdimiz, güzel deniz havası almak, etrafı seyretmek, martılarla süzülmek, güneşlenmek, bu arada da balık yiyip karnımızı doyurmak varken, öyle avaz avaz müzikler, eğlence olsun derken kafa şişirmek, hayatında hiç oynamamışcasına, bir daha da hayatında katiyen müzikli bir yer görmeyecekmişcesine, o tipine, vücuduna bakmadan salkım saçak hoppada hoppada ne oluyor sizce. Hele o müzik yaptığını zanneden çalgıcı takımına ne demeli, hele de DJ denilen tiplerin konuşmalarına, çaldıkları müziklere ne demeli, akıllara ziyan valla.

Yemekden sonra tabaklarda kalanları denize atıyorsun, havada martılar kapıyor, nasıl teknenin yanına üşüşüyorlar, birbirlerinden balık kapmaca yapıyorlar, o kadarki yaklaşıp elimizden alıyorlardı, denizin üzerinde de balıklar ekmeklere geliyordu, çok güzel bir manzara vardı....

DENİZ ANALARI




Ayvalıkda deniz çok güzeldi, masmavi, soğukluk sıcaklık bakımından orta karar, yani nefis, yüz yüzebildiğin kadar, açılıyorsun açılıyorsun böyle suyla kucaklaşıyorsun çok güzel bir his, ben bayılıyorum.
Amaaaa, bu sene deniz anaları basmış ortalığı, eskiden bildiğimiz deniz anaları yassı şeffaf beyaz yuvarlak yaratıklardı, herhalde daha korkusuzduk veya çocukluk işte elimize alırdık oynardık, analiz ederdik.
Şimdikiler kafam kadar vücudları olan, kolları bacakları benim yarı kolum kadar uzunlukta, çok güzel lacivert, mavi, beyaz renklerde başka türlü birşeyler. Görünüşleri çok güzel ama gazetede çıkan haberleri de okuyunca insan bayağı irkiliyor, dokunacak, birşey olacak diye, bazı günler de nedense birçokları toplaşıp geliyorlardi sahile kadar neredeyse, yüz yüzebilirsen.
Ama yurdum halkı bir müteşebbislik örneği vererek sahile yakın gelen deniz analarını kucaklıyorlar, kuma getirip çukur açıp içine gömüyorlar, yüzerken çoluk çocuğa değmesin zarar vermesin diye. Halbuki biraz yakınlarından yüzerken zaten onlar kaçıyorlar, sana ne zarar eder, uzaktan yüz veya oralarda yüzme dimi ??
Yok ama kendinden başka canlıya zarar vermeme, hayvanlara da iyi davranma, onların da bir canı olduğu konusunda hiç eğitim almamış halkımız ve bilhassa cahil annelerimiz kendileri böyle yapıyor çocuklarına örnek oluyorlar. O çocukların deniz anasını kuma gömme çabalarını görmeniz lazimdi. Bunlar sarımsaklı plajında oldu, 1-2 defa bu anneleri gırtlaklama noktasına geldim, dilimde tüy bitti anlatmaktan ama kalın kafalara hiçbirşey girmiyor.
Tekne gezisinde yakalayabildiklerimin resmini çekmiştim, hele gözlükle seyretmek ne hoştu...
Söylenenlere göre denizler kirlendikçe bunlar çoğalıyormuş, ne fena yakında girip yüzebileceğimiz deniz kalmayacak.

KUMRU



Bu hafta sonu onbeş gün olacak takipdeyim. Mutfak penceremin dibinde bir kumru çerden çöpten yuva yapmış sonra da yumurtalarının üstüne yatmış bekliyor. Temizlikçi yardımcım son dakka keşfetmiş az daha çarpıp aşağı gönderiyormuştu onları. O günden beri özel ilgi gösteriyorum, ekmek kabuğu koydum yemedi, su koyuyorum içiyor, sonra bulgur, arpa şehriye koy dediler koyuyorum 2 günde yutuyor hepsini, ama yumurtaların üzerindeki pozisyonlarını görmeniz lazim, hergün bir şekil oluyor. Yiyecekleri elimle koyarken nasıl bir koruma içgüdüsü ile kabarıyor, şişiniyor, biraz daha yaklaşacaksam eğer üzerime atılmaya hazır bakıyor, cin gibi gözleri var. Merakla bekliyorum torunlarımı, kaç günde çıkar bunlar acaba ??