9 Haziran 2006



Biliyormusunuz, dün gece tekrar tekrar Allahıma şükrettim, şu andaki durumum, sağlığım, halim, işim herşey için. Ne ne yapalım yani diyeceksiniz ??.
Kim Kanal D deki 32. Gün programını seyretti ise beni daha iyi anlar.
Eğer o programı sonuna kadar seyredip de şükretmeyen varsa zaten çarpılır. Suna Kıraç'ın ALS hastası olduğunu anlatan, geçmişte ne işler yaptığını, şimdi ne halde olduğunu, gücünün ve azminin onu ayakta ?!! tuttuğunu, buna rağmen bir kitap yazdığını ve (kitabın adı ne hoş
" Ömrümden uzun hayallerim var" ) bir gün bu hastalığa çare bulunacağını, ve kendisinin tekrar aramıza döneceğini anlatan belgesel niteliğinde bir programdı. Bir zamanlar Koç Holding'in bir şirketi ile ortak bir Italyan şirketinde çalıştığım için ve onlarla yakından alakalı olduğumuz ve kendisinin iktidarda olduğu günleri yaşadığım için daha bir ilgi ile seyrettim.
Çok etkilendim, bir kadının iş hayatında nerelerden nereye geldiğini, eşinin sevgi ve şefkatinin nelere rağmen her geçen gün arttığını, kızının çocukluğundan beri annesi için hissettikleri, aile bireylerinin onun hakkındaki düşünceleri, şimdiki tedavisi, bakımı, ailenin bütün olanakları ile, maddi, manevi, insani, teknik, sosyal her bakımdan neler yapıldığını ve ne yazıkki bayağı acıklı olan son halinin görüntülerini verdiler. Ben ağlamaktan bir hal oldum.
Sanki bir yakınım, akrabam, bu kadar mı üzülebilir insan. Düşünebiliyormusunuz sadece gözlerini oynatabiliyor, yanında hemşireler ordusu, kağıda harfleri yazıyorlar, gözlerini kırparak işaret veriyor, harfleri yanyana koyarak kelimeler oluşuyor ve cümle kuruluyor ve ne demek istediğini anlatıyor, inanılmaz bir süreç, inanılmaz bir durum ve inanılmaz bir mücadele, allah iyilik versin.
Herşey boş, üzülmek, sinirlenmek, istemek, almak, vermek, stress, öyle mi, böyle mi ??
Ne boş işlerle uğraşıyoruz, neler için enn kıymetli anlarımızı heba ediyoruz, yazık ediyoruz.....
Bir müddet hep bunu hatirlayacağım.... Ve sonra ne yazık ki yine unutacağım ve yine stress, yine dünyevi işler için canımı sıkacağım, ama yanlış yapacağım, zaman hızla geçecek.....

8 Haziran 2006

Reklam Dünyası

Bugünlerde reklamlara taktim, Coca Cola'nin en son reklamina dikkatle bakıyormusunuz, nekkaddar detay var, ne şekiller, ne renkler, nasıl bir hayal dünyası bunu kurdu, yazdı, çizdi çekti. Sonra eenn son çıkan Akbank reklamı, o ne yaratıcılık, o ne şekille anlatmak, o kadar insanı kurgulamak, çekmek, renkler, valla çok hoşuma gitti. Hangi ajans yapmış daha keşfedemedim ama bizzat kutlamak isterim.
Şimdi bir de şu siteye girip bakın, bayılacaklsınız, valla bunları seyrederken gözlerim yaşarıyor bir tuhaf oluyorum, bana nee oluyorsa.....

http://video.google.com/videoplay?docid=-6619348680894852835&q=coca+cola

Acaba bu reklam dünyasında mı çalışsaydım, ne kadar kendi yaratıcılığımı kullanırdım, daha da ilerleymiydi, yoksa hiç yokmuydu? Yazmayı seviyorum, orada ne kadar ve ne yazardım acaba falan filan yani. Insan bazen şöyle durup düşünüyor şimdi olduğum gibi olmasaydım, şimdi yaptığım işi yapmasaydım, şimdi burada oturmasaydım ne olurdu ???? Ahh, tühh, keşke gibi şeyler hissetmek istemiyorum, böyle pişmanlıklar yaşayacak vakit geçti artık ama ya böyle değil de öyle olsaydı ne olurdu acaba diyorsun ara sıra.
Bir de daha cesaretli olsaymışım, değiştirmekden, denemekten korkmasaymışım diyorum, insan eenn içini dinlemeli, enn derinde yatanı duyabilmeli, hangi tip işler seni açar, hangi tip çalışma seni daha başarılı kılar, hangi hayatı istiyorsun, dene, korkma, ilerle. Sağlamcı olmak yüzünden bazen pasif kalıyorsun, pasif davranıyorsun, işte bir gün geliyor yaa keşke diyorsun...
Ama bir yandan da kader kısmet diye birşey var, buna da çok inanıyorum, Allah senin karşına senin o anda neye ihtiyacın varsa, neyle ilgili öğrenmen gereken birşey varsa, veya testler varsa, onu veya o kişileri çıkartıyor, onlarla karşılaştırıyor diye düşünüyorum.
İş hayatım nerede başladı nerelere geldi, çok şükür para kazandım, hayatımı kurdum, birçok istediğim şeyleri kendi imkanlarımla, kendi başıma gerçekleştrdim, hala da devam ettiriyorum ama bütün hepsini gözden geçirir de bir muhasebe yapmam gerekirse ; cesaretle atılmak, gözünü kapayıp bazı şeyler için risk alma katsayım düşük kalıyor.
Onun için benden size tavsiye, gençken, daha herşeyi ince ince düşünemezken, ayaklarınız daha toprağa değil de havaya yakın yaşarken, cesaret edin, gözü kara olun, değişiklik yapmaktan korkmayın, deneyin, gidin, içinizin götürdüğü yere kadar gidin.
Ayy nasıl geldik buralara, neler diyorum.
Havalar "normale" oldu da nefes alıyoruz biraz dimi, bugün bana cuma gibi geliyor nedense, öğlenleri önümüzdeki parkın içindeki cafelere gidip çimlerin üzerinde oturmak, birşeyler yerken gazete okumak ne iyi oluyor bilseniz.
Bir kere bütün negativite toprağa geçiyor (ayakların çimlere basacak), başında ağaçların hışırtısı, serinliği, kuşların cıvıldamaları, tabiatın içindesin hissi böyle seni ofis gerginliğinden, şehir gürültüsünden uzaklaştırıyor, pek iyi geliyor, bulduğunuz ilk fırsatta ve parkda deneyin.

Ne demiş şair ;

5 Haziran 2006

Hafta Sonu, Hafta Başı

Dutlarima kavuştum, aldim yedim, hala da yiyorum doyamiyorum, ne güzel bir meyva dimi ?? Ahh onların hepsi bana popo ve göbek olarak geri dönüyor ama ne yapayim iki gün sonra bitecekler. Bir yandan da kiraz sapı kaynatıp içiyorum, dengeleniyordur inşallah. Yarabbi 2-3 kilo vermek uğruna neler yapıyorum bir bilseniz.
Şu sıralar bütün gazete ve dergilerin sayfalarını boydan boya kaplayan Zeki Mayo'nun kızını görüyormusunuz ?? Yarabbi ne güzel bir kız bu böyle, nekkaddar genç, vücud, boy, pos, saçlar, gözler, o duruş, o endam, allah!! yani. Şöölee bir beş sene sonra yine görmek isterim, ne afeti devran olacaktır daha...
Cumartesi şööölee tuzlaya uzandık, köfte yemece, çimler üzerinde oturma, deniz havası içine çekme, kız arkadaş ile laflamak, valla çenemiz düştü, bi iyi geldi ki ... Oradan dönüşte (trafik, köprüyü geç, eve gel üst baş değiş, arabayı bırak, taksiye atla Taksim'e koş) gibi detayları yaşayıp Litera'ya gittik başka bir arkadaş grubu ile. Bilirmisiniz acaba, Galatasarayda Alman Gothe Enst. en üst katı teras, manzara harika, mis gibi hava, herkes gayet hoş, bir grup var canlı müzik yapıyorlar. Rezervasyon yaptırıp gittiğimiz halde yerimiz yok dediler, rez. yazmayı unutmuşlar, benden önce giden arkadaşlar itiraz edip hır çıkarırız deyince lütfen bir yere oturtmuşlar, alel acele yemekler söylendi, yemek mi yiyoruz dayak mı belli değil, nasıl yüksek volümlü müzik var birbirimizle konuşmak mümkün değil, daha saat 21.00 falan, hani geç olsa club havasına döndü diyeceğim ama, 21.45 yemeklerimiz bitti, burada mı kalalım başka yere mi gidelim diye düsünürken, yetkili çocuk (gerçekten 25 yaşlarında bir çocuk, işletmecisiymiş) bu masanın esas sahipleri geldi sizi şuraya (mutfağın yanındaki 2 kişilik masaya 4 kişi tktıştıracak) alalım demezmi ! Elimizden zor kurtuldu, uymayalım bunlara kaçalım buradan dedik. Yine beyoğlunda bir başka teras katında tatlılarımızı kahvelerimizi yedik, sohbet ettik, güzel bir akşamı bitirdik.
Sinir oluyorum bu şekilde çalışan yerlere, canının sıkılmasını, akşamının bozulmasını göze alacaksın uğraşacaksın bu salaklarla, insanı ne yerine koyuyorlar, yer tutma nedir, yemek müziği nedir, servis nedir anlatacaksın. Bir ne koysan yer durumudur gidiyor, gelen kitle gördüğüme göre pek genç, gürültücü, öyle ayırım yapmıyor ise herkesi aynı sanıyorlar, bir daha tövbe gitmeyiz. Halbuki nefis bir manzarası var, yaz aylarında çok da tercih edilecek bir yer ama yazık tabi. Bir de hani, özür dileme, yanlışlık oldu, telafi edelim falan yok öyle birşey, beğenmezsen yolun açık olsun durumları, gezeryazar olarak eksi aldılar, sıfır bile değil.
Bir arkadaşım tesadüfen mail ekinde iki resim gönderdi, çok beğenip kim olduğunu araştırmaya başladım, sitesine girdim, önüme neler çıktı. Ayy ben bu adamın yaptıklarına bayıldım, bir opera posterleri var harika, takvimleri 15.000 $ dan satılıyor, çocuk kitap kapakları, resimleri çok hoş, henüz aramadım ama varsa resimlerinden (poster olarak) almak isterim, Polonyalıymış, acaba yurt dışına giden birine mi ısmarlasam, tabi Amerikada yaşamakta, çalışmakta kendileri. Ama bir göz atın beğenirsiniz sanırım. Rafal Olbinski www.poster.com.pl