20 Eylül 2006

Can Sıkıntısı


Ne kadar zamandır yazamamışım tek satır bile.
Bu da bendeki kusur, habire devrik cümle yapıyorum, sebebi neyse bulamadım, herhalde diyorum, patronla italyanca bazen ingilizce konuşuyoruz, beynim o lisanların cümle yapısı şeklinde çalışıyor, türkçeye çevirince çuvallıyor, hoş görün işte, farkettikçe düzeltiyorum.

En son yazdığım kısa seyahatten sonra ortalık güllük gülistanlık gidiyorduk, ne oldu herşey tersine döndü anlamadım. Önce havalar soğudu, sonra yaz bitti sendrumu başladı, halbuki şimdi çok güzel gidiyor havalar, tam eylül havası, gündüz rahatsız etmeyen bir sıcak, güneşli gökyüzü, akşamları serince, rutubet yok, ara sıra hafif yağmur iyi bile geliyor, hırkalar, montlar giyiyoruz, akşamları dşarıdaysak şallara falan sarınıyoruz, öyle birşeyler işte. Sonra ofisde işler sapa sarmaya başladı, durduk yerde benim huzurumu bozmaya çalışıyorlar, hem de desteği dayanağı olmayan hikayelerle, hem de profesyonelce bakıyoruz havalarında gayet amatörce çabalar, beni işimden veya posizyonumdan ayırmaya çalışmalar, geleceğini garanti altına almaya çalışıyoruz ayaklarında ama kovulursun tehditleri ile. Neyse inşallah yoluna girecek, benim son derece sabırlı, sakin ve kendime güvenli olmam lazim. Sinirlerim tel tel oluyor ama sıkı dur diyorum.
Şu iş dünyası çok acımasız, çok haksız, çok yıpratıcı.
Keşke şartlar el verse de gönlümden geçenleri yapabilsem ve resmi çalışma ortamlarına veda edip kalbimin git dediği yola gidebilsem. Bize de bir gün kader güler, güler inşallah.....

Torunum kumru büyüdü, çirkin tüyleri, suratı düzeldi, uçmayı öğrendi, ama bir kat yukarı balkona kadar uçuyor, daha öyle gökyüzünde serbestçe dolaşamıyor, annesi de yanında geziyor, pencerenin kenarına koyduğum bulgur ve arpa şehriyelerini bitiriyorlar, su kabını aşağı düşürdüler, başka bir kap bulamadım, su ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Ama pencere kenarı pisliklerinden çok fena oldu, bu haftaki temizlikte oralardan artık taşınmalarını isteyeceğim. Kuluçka, doğum, büyüme, gelişme diye sabır ettik, yardım ettik ama pencere pencerelikten çıktı. (Resimlerini bir dahaki sefere koyabileceğim, evde unutmuşum)

Bazen hiç dikkatinizi çekmeyen bir çiçek bir anda önünüze çıkıyor ve meğer ne kadar güzelmiş diyorsunuz. Bu günlerde Topağacından Ihlamura doğru inen yollarda kaldırım çalışmaları yapılıyor (yine birileri zengin oluyor) bu sefer daha estetik, daha şık kaldırımlar yapıyorlar, üzerlerindeki ağaçların köklerinin etrafını da çerceveler içine alıp, ağaç diplerine mevsim çiçekleri ekiyorlar, pek güzel oluyor.
Onlardan birinde rastladığım akşam sefalarının bu rengine bayıldım. Yeşil ile bu koyu pembenin yanyana bu kadar güzel durması, aslında kıyafet olarak düşünsem katiyen yanyana gelmeyecek iki rengin bu kadar uyumu çok hoşuma gidiyor. Gündüz olunca büzüşüp kapanan, akşam olunca açılan ne enteresan bir çiçek dimi şu akşam sefaları (ismi bile şiir gibi).