29 Haziran 2012

Begonviller

Bodrum'un ananevi çiçeği, yollarda ilk bunları görüyorsun, çeşitli renklerde, bazıları duvarlardan sarkıyor, bazıları evin damlarından aşağı bakıyor, bazıları top şeklinde ağaç gibi olmuş, pembe beyaz iki renk bir arada açanlar var, turuncumsu pembemsiler var, morlar var, cart pembeler var, kırmızımtraklar var. Benim renk skalam gelişiyor, ne isim vereceğimi şaşırıyorum. Hele mor mor  açan Bodrum papatyaları çok güzel. Ben de balkona bir top şeklinde morumsu renkte, bir de uzun dalları sonra aşağıya sarkacak pembe turuncu arası bir renkte begonvil aldım, inşallah yerlerini sevecekler ve büyüyecek çoğalacaklar. Onların yanında kırmızı sardunyalar, yasemin, fesleğen derken yine balkon çiftçiliğine başlıyorum. Sonra inşallah bahçeye de domates, biber, maydanoz şeklinde açılımlarım olacak. Ev sahibi mandalina, limon ağaçı dikeceğini söyledi, bekliyorum. Yandaki evin sahipleri şimdiden diktiler, sabah akşam suluyorlar, hem begonviller, hemde sebze, meyve, ehhh komşuda pişer bize de düşer.





Bodrum'a hoşgeldim

Bugün bir ay oldu ben buraya taşınalı. Gündoğan koyunda, iki katlı yeni yapım bir evin üst katı, 2+1 her şey yeni, şirin, temiz, bahçesi çiçek, sebze, meyve ağaçları dikilmek için bekleyen, yolu yeni yapılacak, sokak lambalarının takılması lazım gelen, sırtını kayalara dayamış önünde mandalina limon bahçeleri cici bir daire. Köye yakın, pazar üst sokakta, kasap, bakkal, fırın, sağlık ocağı, muhtar, deniz, kafeler, balıkçılar yürüme mesafesinde. Etrafta köy evleri, kocaman bahçeler olduğu için inekler, horozlar, köpekler, kediler dolu. Ara sıra tezek kokuları, mööö sesleri, sabah horoz ötüşleri, bazı geceler beni uykusuz bırakan köpek sürüleri derken yerleşmeye çalışıyorum işte. Bana bu evi bulan arkadaşımdan Allah razı olsun, çok yardımı oluyor, hala eksik gedik kapanmadı, elektrikçi, tesisatçı, tv ci, internetci, telefoncu derken hiç bitmiyor. Telekom bile yeni direk dikti telefon hattı çekti, internete gireceğim diye 25 gün bekledim. Çevre düzenlemeleri bitince bayağı güzel olacak, bazen bu bâkirlik, eksiklik hoşuma gidiyor, bazen şehirli kız tarafım çoşuyor hadi ne zaman olacak diyorum. Burada (sıcaktan herhalde) işler çok ağır, insanlar da, olaylar da, her şey ağır çekim gidiyor. Benim de ağırlaşmam lazım. Huzurlu, dingin, neşeli, yavaş yavaş bir hayat, sakin deniz gibi, (arada bayağı sert rüzgar var ama) hafif dalgalı, yeşillikler içinde, yumuşak bir hayat olacak inşallah. Bir de iş bulursam kaymaklı kadayıf olur artık. Hoş geldim Bodrum.

Hoşçakal Mutlukent 30.05.2012

Bir hayli geçikmiş bir yazı anca vakit buldum. Tam bir ay oldu, 3 senedir oturduğum kendi evimden, balkonu güzel, havası temiz, çevrede ağaç, çiçek, böcek, balkonda önce domates sonra çiçek yetiştirdiğim, 2-3 komşum olan, bazen çok severek, mutlu mesut, çoğu zaman çok sıkılarak sıkıntılı, üzüntülü oturduğum, ilk geldiğim günler ve yıllar iş bulup çalışacağım zannettiğim, sonra bütün ümitlerimin söndüğü, kendimi pasif, işe yaramaz hissettiğim, arkadaşlarımın uzaklıktan sık sık gelemediği, benim de Istanbul'a gitmekte zorlandığım, hem maddi hem manevi iyice çıkmaza girdiğim uzunca bir süreden sonra artık taşındım. Bu yılın ilk ayından itibaren ben burada ne yapıyorum, neyi bekliyorum düşünceleri gelişmeye başladı, olacak olmayacak şeyler artık çok bariz olmuştu. Biraz daha beklesem korkaklık başlayacak, beceremiyeceğim hisleri ağır basacak, ben içinden çıkılamaz bir durumdayım, bunun değişeceği yok, imdaaattt raddelerine gelecektim. Azıcık geldim de zaten, sonra düşün taşın, arkadaşlara danış, neresi olursa iyi olur, daha önce gitmişler memnun mu, ne düşünüyorlar araştır derken, önce keşif gezileri yap, sonra son kararı ver ve harekete geç. Korkma, dene, keşfet, kendine bir şans tanı, en kötüsü bundan daha kötü olur mu ? Tamam kötü nedir, burası kötü mü değil, ama daha iyisi olabilir, güven. Böylece Mayıs 30 ben Mutlukent'e veda ettim. İyisi, kötüsü, mutlu, üzüntülü, çoşkulu, sakin, huzurlu, huzursuz, neşeli, neşesiz ve daha bir sürü şeylerle dolu evimi kiraya verdim ben gidiyorum, hoşçakal.