23 Aralık 2007

KISA KISA

* Kabadayı filmini görün illa ! Zaten Yavuz Turgul'un filmleri güzel olur, zaten Şener Şen müthiş oyuncu, zaten senaryo güzel, zaten Ömer Vargı iyi yönetmen tamam öyle pek tabi. Ama Kenan İmirzalıoğlu bir başka güzel, bir başka müthiş oyuncu. Jilet gibi takım elbiseleri, gömlekleri, su gibi adam, gayet gıcık piskopat bir tipi canlandırıyor adı da Devran ama döktürüyor yani, seyretmeye doyamadım. Kendisi Yıldız Teknik Matematik bölümü mezunuymuş biliyormuydunuz. Bir sürü dizide oynadı, evvelki filmleri de iyiydi, zaten herkes hayran falandı, duyuyordum ama ben hiç ilgilenmemiştim. Ama burada bayıldım. Diğer oyuncular da, Şener Şen'in takım arkadaşları da, çekilen yerler de pek güzel olmuş, konusu da ismine aykırı, AŞK üzerine, ama ne aşk, kaç yönden, kaç çeşit. Bir hayat uğruna, bir kız uğruna.....
* Abed Azrie'nin "Suerte" live CD sini alın dinleyin. Arap bir şarkıcı, İspanyol Serge Guirao ile beraber çalıp söylüyorlar. Batı ve doğu sazlar karışık, kanun ve viyolonsel, akordion ve darbuka bir arada mesela, ama ne müzikler ne sesler, ne ritm ne melodi bayılırsınız. Belki 2-3 sene önce almıştım, uzun zamandır dinlemiyordum bu tatilde yeniden keşfettim mest oldum, bana iyi geldi.
* 2008 de eski moda ilişkiler geri dönüyormuş, müjdeler olsun ! Romantizm, uzun süreli ilişkiler, sevgili, saygılı, öyle ondan ona zıplamak yok, sırtını güçlü ama şefkatli bir erkeğe dayamak isteyen kadınlar, iki tarafın da birbirini anlamaya eğimli olacağı tarz ilişkiler. Çok şükür, bize de bir tane düşer belki.
* Aşkım Nur Yengi " Aşk Şarkıları 1999-2006" ve Duman "En güzel günüm gecem" eski şarkılarının enn güzellerinden seçmeler yapıp yeni CD ler çıkarmışlar, almalıyız hemen.
* Yeni Maria Callas olarak sunulan "Anna Netrebko" yu keşfetmeliyim. Dinleyen varmı ??

22 Aralık günü "Dünya Orgazm günü" ydü, haberiniz oldumu ? Huzur ve barış için bütün dünya aynı anda (saat farkları var ama olsun) ahh, ohh sesleri eşliğinde mutluluk saçtı kainata. Bu memnun mesut duygular, pozitif esintiler, kendini iyi hissetme, rahatlama, mutluluk vibrasyonları bütün evrende dolaştı, mutsuzlara, negatiflere, savaşa, teröre panzehir oldu. İnşallah bir an bile olsa.....

MANZARA



Şöyle sabah geç kalkıp, mahmurluğu üzerinden atıp, çayını veya kahveni alıp gazeteyi önüne çekip gözlükleri taktınmı pencerenin kenarına ilişmek ne güzeldir. Hele dışarıda güneş varsa, kuşlar dallara, çatılara konup kalkıyorsa, hava çok serin ama temiz net bir hava, bayağı ayaz ama olsun camı açıp havalandıralım. Benim enn keyifli saatlerim sabah kahvaltı eşliğinde veya sonrasında gazeteye gömülmek. Şimdi evim parka bakıyorya, pencereden balkondan görünen manzaralar bunlar işte.

Karşı evlerin çatılarına martılar konuyor, konuşuyorlar, yiyecek arıyorlar, sonra hepsi birden havalanıyorlar, arada kargalar geliyor, havada birbirlerine rastlıyorlar, ağaçların dallarına konup öyle bekliyorlar, düşünüyorlar, sonra bir ses oluyor jet gibi havalanıp kaçıyorlar. Ağaçlar yapraklarını döktü iyice çıplak kaldı, şimdi arkalarında ne var ne yok meydana çıktı, gece ışıklı daha bir güzel oluyorlar, gündüz sanki hüzünlü, çıplak dallar, kurumuş yapraklar tek tük. İlk geldiğimde yemyeşillerdi, ne kadar çoktu arkası gözükmüyordu, fotograflarını çekemedim, sonra sarardılar, kızardılar, yine çekemedim, şimdi hepsi yerlerde, hatta onlar bile bitti, çöpçüler süpürdü gitti. Bu başlangıç olsun, kış ile başladık, bakalım dört mevsim görecekmiyim burada. Hava kapalıyken pek kasvetli, ama güneş olunca ışıl ışıl seyretmesi güzel.

BAYRAM


Bu bayram günleri hüzünlü günler bence. Şimdi aile büyükleri, anne baba varsa ve yakında oturuyorlarsa iyi, uzakta iseler, gitmek mi zor, kalmak mı zor, tatile gidip kafa mı dinlesen aile ziyaretleri mi yapsan ikilemi içinde buluyorsun kendini. Ayrıca artık eskisi gibi ev gezmeleri, büyükleri ziyaretleri de kimsenin merakı değil niyese. Eğer rahmetli olmuşlarsa daha da zor, özlemek, eski günleri aramak, kaç yaşına gelirsen gel, hala çocuk gibi hissetmek ve ellerini öpmek istemek ne kadar zor oluyor, hele mezarlarında ziyaret edip erken gittin diye konuşmak ne hüzün, ne acı veriyor. Hele ailede büyük kalmamışsa veya kalanlar da uzakta ise, hele sen buralarda yalnız birbaşınaysan eğer...
Diğer yandan o kurban kesme hikayesi, ne lüzumsuz ne iç burkucu ne zalimlik bence. Hele bir kaç gün önceden alıp bakıp, besleyip sonra da kesmek, ele güne dağıtmak ne adettir bu bilemem bir türlü. Kuzucuklar, koyunlar, büyük başlar ne varsa artık bıraksak da kırda bayırda otlasalar. Ben bayramları sevmiyorum, sadece tatil olduğu ve evde oturup ertelenen bir sürü şeyi yaptığım için ohh ne güzel deyip, tüm yukarıda saydığım duygularımı görmezden bilmezden geliyorum, kendimi tutuyorum, yok sayıyorum, yoksa dayanmak zor, çok zor geliyor.

Eskidendi onlar, çoook eskiden.....