10 Kasım 2010

10 Kasım 2010

Büyük insan, aydınlanmış ruh, ilerici, herşeyi çok önceden bilen, gören deha bir kişilik 72 yıl önce bugün aramızdan ayrılmış. Ne çok isterdim onun yaşadığı yıllarda yaşamak, onu görmek, dinlemek, seyretmek, onunla aynı dönemde olmak, yaşayarak tanımak, sesini duymak. Düşünsenize haberlerde tv ye çıkıp konuşacak veya bir açık oturumda olacak ve ona sorular soracaklar, planlarını anlatacak biz dinleyeceğiz seyredeceğiz ne çok isterdim. Olmasaymış ne olurdu, biz şimdi neredeydik, bu ülke nasıl olurdu, bizler kim olurduk hiç bilemiyeceğiz. Ama bildiğimiz bu cennet vatanımızın topraklarında oturuyoruz, yaşıyoruz, özgürüz, alnımız ak yürüyoruz. İnşallah bunlara leke sürmek isteyenlerin elleri ayaklarına dolaşır kötü emellerine ulaşamazlar. Onun bizlere bıraktıklarını korumayı, gözetmeyi, gelecek nesillere aktarmayı, ilkeleri doğrultusunda hareket etmeyi değil unutmak, aklımızdan çıkarmak veya ihmal etmek, her gün onu saygıyla, minnetle, sevgiyle anmamak, teşekkür etmemek çok büyük nankörlük aslında. Heran saygı duruşunda bulunup binlerce kere teşekkür etsek bile az gelir. Bir avuç kalsak da bunları koruyacağız Atam ve hiç vazgeçmeyeceğiz. 

9 Kasım 2010

Bir Poğaça Öyküsü


Emekli ve ev hanımı olduğumdan beri daha önce yapamadığım, vakit bulamadığım, isteyip de beceremediğim, duyduğum yediğim halde bir türlü el atıp ben de yaptım diyemediğim yemek çeşitlerini (mesela pazı dolması) deneyip yapmak, resmini çekip buraya koymak çok hoşuma gidiyor, adeta bir başarı hikayesi sayıyorum kendi kendime. İşte bugün de peynirli poğaça yapmayı denedim ilk defa olarak. Hani çocukluğumdan beri kek, mozaik pasta, rulo pasta gibi şeyleri yapmışlığım vardı ama böyle hamur yoğurarak poğaça yapmayı denememişim nedense. Kendi kendime not vermeyim dedim ama öz eleştiri de yapmam lazım. Bir kere daha, önceden de kek yaparken deneyip hüsrana uğradığım, bir arkadaşımın da ısrarla olmuyor demesine rağmen yine kepekli un ile normal unu karıştırarak kullandım ve istediğim gibi kabarmadı. Kepekli un kabarmıyor, istediğin kadar kabartma tozu koy işe yaramıyor. Ama un, yoğurt, yumurta filan gibi karışımları elle mıncıklamak, kulak memesi kıvamında oluncaya kadar un katıp yoğurmak pek zevkli, hoşuma gitti valla. Keşke normal un kullansaydım da daha çok kabarsaydı. İçine peynir, dereotu, maydanoz karışımı bol kepçe kullanıldı. Bugüne kadar hep yaptığım börekleri yağlayarak sıraladığım tepsiyi fırın kağıdı yayarak kullanmak akıllıcaydı bana göre, sonradan tepsinin temizliği kolay oluyor. Toplam olarak 45 dk sürdü, iki tepsi olduğu için alt üst ettim, 160 derecede piştiler. Bence güzel olmuşlardı, kıtır kıtır kıvamı yerinde ne sert ne yumuşak, ağızda dağılıyor şeklinde falan.  Bir arkadaşa oturmaya giderken götüreceğim yarın bakalım  ne yorumlar gelecek. İlk deneme için elime sağlık, afiyet olsun.