9 Ağustos 2011

Vişne

Her sene bu vakitler vişne çıkınca beni bir vişne merakı sarıyor, bir iştah oluyor, nerdeyse bir oturuşta bir kilo vişne yiyeceğim geliyor. Son 4-5 senedir böyle, eskiden pek sevmezdim, meyvasını yiyeceğime komposto veya reçel yapmaya yarar bir meyva olarak bakardım. Ama şimdi tabak tabak yiyeceğim geliyor. Bunun içinde ne var bende eksik birşey var ki canım bu kadar çok istiyor dedim. Şimdi size vişne bilgileri ;
Anayurdu Anadolu ve Balkanlar, boyları 5 ila 7m uzayabiliyor, 4 yaşındayken meyva vermeye başlıyorlar ve 40-50 yıl yaşıyorlar. İlkbaharda en erken açan vişne çiçekleri beyaz oluyor, temmuz ortalarında meyvalar olgunlaşıyor. En meşhuru Kütahya dolaylarındaki vişneler. Vişneyi meyva, meyva suyu, reçel, marmelat, komposto olarak tüketiyor, likör, içki, pasta, kek, tatlı yapımında faydalanıyoruz, kurutulmuşu da epey rağbet görüyor. Vişnede A, C, E vitaminleri ve Potasyum, Kalsiyum, Sodyum ve Fosfor gibi mineraller bulunuyormuş. Ayrıca antioksidan özelliği var, kas ağrılarını hafifletiyor, kalp damar sorunlarına karşı koruyucu, iltihap giderici özelliği var, hafıza gelişimi için faydalıymış. Bende birçok şey eksik herhalde ki canım çok istiyor ve bayılarak yiyorum. Pazarcıların söylediğine göre bu sene Meysu firması yurttaki bütün vişneleri toplamış (zaten de az yetişmişmiş) onun için piyasada vişne çok az ve çok pahalı. Kilosu 5-6 TL ve bu hafta artık bulamıyacağım galiba. Dolayısıyle iki defa bulup aldım, meyva olarak yedim, suyunu sıktım içtim, komposto yaptım. Eğer bulursam yine alıp son bir defa irilerini yerim, küçüklerini de reçel yaparım. Halbuki her sene likör yapmayı aklımdan geçiririm, bakalım ne zamana kısmet olacak vişne likörü yapmak ve ikram etmek. Çok severim bulunca çok çok içmek isterim ama ev yapımı olanından. Afiyet olsun.

Ormanda yürüyüş

Malum bunaltan sıcaklar yüzünden sabah sporu ve yürüyüşü akşam saatlerine kaydırdık. Burada oturmanın bir başka güzel yanı da ormana yakın oluşu. Havanın temizliği, ağaçlar, kuş sesleri, böcek zırıltıları, çam kokuları derken gerçekten hem sabah erken saatlerde hem de akşam güneş batarken bu yollarda yürüyüş pek keyifli oluyor. O ne kokular, sesler ve bazen hiç kimsenin olmadığı dakikalarda da sanki doğa ile Yaradan ile başbaşa kalma halleri yaşıyorum. Bütün ormanı tavaf edemiyorum ama üçte birlik yolu gidip geliyorum. Esintili havalarda burası harika oluyor, sanki rüzgar girmiyor, kuytu gibi, çok nemli havalarda serinlik, sanki esintili bir ortam sunuyor. Hele geçenlerde olduğu gibi fotograf makinam yanımdaysa yolun sonunda ışık görününce yakala dedim. Ağaçların arasından güneşin batışı, dallar arasından süzülen ışık huzmeleri, tam tespit edemedim ama harika bir görüntü vardı. Bunun üzerinde daha çok çalışacağım. Oksijen alıp, hareketlerimi yapıp dönünce duş aldıktan sonra sanki gün yeni başlıyor gibi bir enerji, dinç olma hali ile akşam uyku gelmiyor, cin gibi oluyorum. Şu sıcaklar hafiflerse sabah erkenden davranmak çok daha zevkli olacak eminim.