31 Mayıs 2007

Vişnezade 1


Bilirmisiniz Maçkada Vişnezade diye bir mahalle var. Swiss Otelin arkalarında, Vişnezade sokak, Vişnezade parkı, Vişnezade Cami ve Vişnezade muhtarlığı var. Ayy ne kadar şirin bir yer, ne kadar asude bir semt, ne kadar şahane evler var orada, hepsinin balkonunda, penceresinde kıpkırmızı sardunyalar var, daracık bir sokak ama iki adımda Akaretlere çıkıyorsunuz veya dört adımda Teşvikiye'ye uzarsınız. Mütevazi ufak bir cami var, ağaçlar arasında saklı gibi, Müezzin Efendinin sesi pek güzel, avaz avaz haykırmadan söylüyor ezanları. Yanında bir ilkokul var, bahçesi derya deniz manzaralı, çocuklar böyle denize nazır bir ilk okulda okuyup, tenefüslerde bahçede koşup oynarken denize, boğaza bakıp geçen gemileri görüyorlarmı acaba ? Onun da yanında park var, bir cephesi de Akaretlere bakan aslında kocaman bir park. Ben Vişnezade sokak ucundaki kapıdan giriyorum, ne güzel ağaçlar var, içinde heykeller var, bir bölüm "Şairler Sofrası" diye anılıyor, Necati Cumalı'dan, C.Sıtkı Tarancı'ya kadar 5-6 şairin heykelleri dikilmiş. Hepsi böyle bahçede sanki bir masa başında gibi, resimlerini çekip tekrar yazacağım orası ayrı bir hikaye. Ama benim taraf okula yakın taraf, bazı öğlenler yemeğimi, gazetelerimi alıp gidiyorum orada oturuyorum, ister güneş gören bir bankın üzerinde, ister gölgede kal. Etrafdaki erguvan ağaçları yerlere dökülmüş eflatun bir örtü serilmiş gibi, hemen yanında yemyeşil ağaçlar, dallar, çiçekler. Orada oturmak etrafı seyretmek nasıl güzel anlatamam, yaşamak lazım.
Böyle yeni yerler keşfetmek ve hele oralarda yaşamak çok hoşuma gidiyor, çok güzel oluyor. Buradaki evler belli ki eski apartmanlar, hiç modern görünüşlü değil, veya çok şık değiller ama böyle ağır ve görmüş geçirmiş havaları var, balkon pencere yapıları, apartman girişleri, eminim içinde yaşayanlar falan eski aileler, belki yıllardır orada yaşıyorlar, hiç bir şımarıklığa, sonradan görmüşlüğe, abartı veya özenti olmadan, vakur, soylu ama çok da mütevazi. Manzaranın, komşuluğun, sokağın, yerin özelliğini ve güzelliğini bilen, tadını çıkaran ve hazmetmiş kişiler.
Ben de burada yaşamak istiyorum, ne olur orada bir kiralık daire veya sıkışmış acilen satılık diye bir ilan göreyim. Önüm yeşil bahçe, sonra lacivert deniz, balkonumda kırmızı sardunyalar, ben vişnezadede otururken diye anlatayım çookk sonraları.... Keşke, inşallah.......
Bu çiçeklerin (ağaç gibi) adını bilen varmı acaba ? Mayısın başında açtılar, yol boyunca sıralanmısşlardı, ne güzel kokuyorlardı, böyle harika sarı sarı açtı çiçekler, şimdi artık tohuma kaçtılar. Ama bir türlü adlarını öğrenemedim. G-Mall 'dan Nişantaşına çıkarken yol boyunca hep vardı. Bilen bana da söylesin lütfeeennn....













28 Mayıs 2007

Domatesler



Bu sene yine yeniden heveslendik, bizler PDA üyeleri (www.pembedomates.blogspot.com) siteden de göreceğiniz üzere, yine tohumları paylaştık, yine onları çimlendirdik (ben beceremedim, benimkiler çok cılızdı durmadılar). Tohumları fide yapabilenler birbirine verdi, bahçede tarlada yapanlar hele, çok çok fideler dağıttılar. Onları saksılara diktik, şimdi bekliyoruz tutsunlar, gövdeleri kuvvetlensin, dalları boyun bükmesin ve canlasınlar çiçek vermeye çalışsınlar, sonra da pembe domateslerimiz gözüksün.
Bu ne kadar heyecanlı bir süreç biliyormusunuz? Geçen sene de ne merakla yapmıştım, tabi daha çok acemiydim ama yine de 3 peynir tenekesinde onları bütün bir yaz ve sonbahar boyunca bakmıştım, hatta kasımda bir tanesi erik kadar domates vermişti, sonra güneş yeterli olmadığı için büyüyemedi, iyice pembeleşemedi, dalda ağır geldi boynunu bükmüştü. Ama o yaprakları koklamak, onun geliştiğini izlemek uzun bir serüven ve aynen çocuk bakar gibi birşey. Bu sene yine yeniden diyerek yola koyulduk.
Bu işin kurucusu sevgili dostumun bana verdiği fidelerden bir arkadaşıma daha verdim ve Sapanca yollarına düştü. Bakalım kaç fideden kaç tanesini domatese dönüştürebileceğiz, pembe pembe sevineceğiz sonra.

Sinema, Spor, Politika, v.s.


Sinema,
Cannes Film Festivalini seyrettinizmi ? Yıllara meydan okuyan Jane Fonda, Carole Bouqet, Charlotte Rampling, hele sunucu muhteşem kadın Diana Kruger nefisdiler. Ya benim gençliğimin, şimdinin ve geleceğimin tek aşkı Alain Delon’u gördünüzmü ? Şu acımasız yıllar onu bile bu kadar yaşlandırdıysa biz ne yapalım artık. O güzelim adamın saçları seyrelmis, yüzü kırışmış, gözlerinin rengi solmuş, ama duruşu, kilosu hala yerinde çakı gibiydi. Onu tv de görünce pek bi üzüldüm, pek bi dertlendim. Ama eski unutulmaz aşkı Romy Schneider için saygı duruşu istedi ya, (29 Mayıs 1982 ölmüştü) bravo dedim, bu vefa örneği anca bu adama yakışırdı. Gençliğimde nasıl takip ederdim bunları, bu kadar birbirine yakışan bir çift daha yoktu. Her gece ne olur Alain Delon rüyama girsin diye dua ederdim. Bazen TV5 de sohbet programlarında rastlıyorum, her ne kadar fransızcadan çok anlamasam da italyancaya benzetip takip etmeye çalışıyorum, zaten maksadım adamı seyretmek. Ahh Alain Delon ahhhh!!!.
En iyi senaryo ödülünü kazanan Fatih Akın nasıldı, valla iftahar ediyorum o çocukla, ne güzel şeyler yapıyor ve memleketini hiç unutmuyor, aynen Ferzan Özpetek gibi. Nurgül Yeşilçay da ne alımlı ne güzeldi, aferim onlara pek yakıştılar oralara. Ahh bir sinema ile ilgili bir işe sap olamadım ya nasıl yanarım....
Politika,
Yıllardır niye diye sorar dururdum, dört gözle beklerdim, enn karizma, enn bilgili, en boylu poslu, geleceğin Başbakanı bile olabilir dediğim İlhan Kesici, niye seçimlere girmez, niye milletvekili olmaz da bilgisini, birikimini aktarsın, bu meclisde işe yarasın diye. Neyse giriyor işte, hem de CHP den, inşallah Baykal onu yemez ve yedirmez, bence az kalmış kıymetli adamlardan birisi o.
Spor,
Fenerbahçem nasıldı ama, böyle 100. yıla, böyle şampiyonluk, böyle kutlama, ancak Fener’e yakışır işte. O stadda olmayı nasıl isterdim, o ışık, havai fişek, ses, balon gösterisi ne muhteşemdi dimi. Aslanım Fenerbahçem sen çok yaşa.
Sağlık,
Sıcak hava başağrısı yapıyormuş, işte ben hep söylüyorum da ters ters bakıp, senin de başın zaten hep ağırır diyorlardı. Şimdi gazete yazdı, sıcaklık damarları genişletip baş ağrısına sebep oluyormuş, valla bana çok oluyor, onun için biraz açık havada gezeyim, sıcakdan off diyeyim, eve başağrısı ile dönüp hemen yatmak istiyorum, aynen cmt günü olduğu üzere.
Bu yaz yandık desenize, su da yok ne yapacağız acep ???