



Simena'dan fotolar,
İlk okuldan beri kitap okumayi çok seven, gittikçe edebiyata gönül veren, sonra da yazmayı keşfeden, böylece hem içini rahatca döken, hemde bir gün bir gazete ekinde köşe yazma hayali ile yaşayan bendenizin, zamana, duruma, olaylara, iç halime göre döktürdükleri.


Ben de iki gün oralara takildiktan sonra Limanağızı denilen yeri keşfettim karşı kıyıda bir ufak koy, (aşağıda en sol res.) çakıl taşlı yine ama sahilden giriyorsun, hergün tekne ile oraya gitmeye başladım, nasıl sakin güzel bir yer, sessiz, ufak bir restoran var, gün boyu yayıl, kitap oku, uyu, denize gir, müzik yok, kalabalık yok, ferah yüz yüzebildiğin kadar, akşam yine tekne almaya geliyor. Bir gün Kekova tekne gezisine katıldım, üç ağızlardan başlıyor, akvaryum koyu, korsan koyu, kekova (en sağ), simena (ortada) ayy nasıl güzel koylar, deniz lacivert veya turkuaz rengi, pırıl pırıl, berrak, nefis, gözlük ve şnorkel aldım, ilk defa deniz altında balıkları seyrettim, bambaşka bir dünya orası, bir de dalsam neler görecektim kimbilir. Simena nefis bir yer, harika taş evler var, ufacık bir köy ama sahildeki ufak restoranlar kırmızı sardunya cenneti, sokaklar daracık ve dik, ama tırmanıp çıkınca, çay bahçesinde manzara eşliğinde bir kahve içmek harikaydı, bu kadar ücra bir köşe, deniz yolundan başka neredeyse hiç yolu olmayan bir yer, oradaki insanlar, çiçekler, deniz, ahh ahhh....