31 Mayıs 2011

Balkon Güzelleri, Pencere sefası

 
Bu sene hava bir türlü ne yapacağına karar veremediği için benim de balkondakileri arz etmem bu zamana kadar uzadı. Halbuki çoktan begonyalar, hercai menekşeler, çuha çiçekleri boy boy ekmiştim, sonra onları sardunyalarla veya başka mevsimliklerle değiştirme vakti gelmişti. Ama öyle olmadı sadece pencere önünde uzun zaman güzelim çuhaları seyrettim. Balkondaki eski sardunyalar açmadı, hele iki tane ithal sardunya geçen sene nefis pembe renklerde açmış sonra çiçekler bitip sadece çalı gibi yeşil yapraklara dönüşmüştü. Bu artık bu sene çiçek açmaz bare yeşillik olarak bahçede dursun deyip, kapıcıya onu bahçeye ektirmiştim. Meğer yeteri kadar güneş göremediği için açmamıştı veya bilmiyorum zamanı anca geldi, bahçede yine o güzelim pembeleri açmış görünce ehh dedim biraz daha sabretseydim keşke. Şimdi geri alıp tekrar saksıya koy balkona getir olmaz. Ben de güneş ve suyu görünce çoşan geçen seneden kalma kırmızı sakız sardunyalarımın yanına somon rengi yenilerini ve yine başka çeşit kırmızıları aldım. Yine geçen sene çok güzel açan ortancam kurudu, belki su verirsem belki güneş görürse canlanır diye bekledim ama olmayınca onunla da vedalaşıp yeni bir saksı ortancayı da alıp sardunyalara komşu getirdim. Acaba ne renk açacak satıcı da bilmiyor, süpriz bekleyeceğim. Pencere önüne de kadifeleri ektim, yine balkonum ve pencerem şenlendi. Bu renkler beni mest ediyor. Köşede de sadece yeşil sarmaşık gibi yapraklar açıp habire uzayan saksıdaki yaprakların ucunda şimdi beyaz çiçekler açmaya başladı. Şu güneş de artık bu sis, pus, buluttan kurtulsa çok şahane olacak ortalık. Balkona kahve içmeye beklerim, çay veya içki de var. Eh yiyecek birşeyler de buluruz artık. 

Sergi

Ekim 2010 da başlayan Ebru kursumuz bu ay sonu itibariyle bitti. Geçen seneden sonra epey yeni şeyler öğrendim. Bazen evde de kendi başıma çalışıyorum zaten. Ayrıca bu işte usta bir arkadaşımın atölyesine  ara sıra gidip görüşler paylaşıyordum, yeni bilgiler ediniyordum. Bana ne kadar çok zevk verdiğini, beni nasıl mest ettiğini, başka dünyalara sürüklediğini burada hep paylaşmıştım. En son numaram sümbül yapmak, yanda görüldüğü üzere tam olarak kusursuz değilse de fena değil hani. Bir de nihayet düzgün bir karanfil yapmak kısmet oldu. Sağ alttaki de neftli bir çalışma. Sonunda bugün yıl sonu sergimiz açıldı, Belediye Başkanı ve Kaymakam beyin teşrifleri ile yöremizin ileri gelenleri, parti temsilcileri, bilumum falan kişiler katıldılar, konuşma yaptılar, kurdele kesildi, alkışlandılar. Benim de midye kabuğu dediğim taraklı bir çalışmam yer aldı sergide (altta duran kırmızılı). Bakalım seneye kim öle kim kala, tekrar gidermiyim göreceğiz. Ama sümbül yapmak çok zevkli, bunun üzerinde çalışmalıyım.

Benim vefakar makinam

1980 senesi Mayıs veya Haziran ayında almış olduğum Arçelik 1600 otomatik çamaşır makinam 31 yıl sonra yeter artık dedi. O yıllarda makina alanlar belki bir defa belki de iki defa daha yenisini almış eskiyi atmışlardır. Benim bu zayıf ince uzun çamaşır makinam üstten açılır kapağı ile diğerleri gibi 5 kg çamaşırı bugünlere kadar pek güzel yıkadı. Adaşı diğer geniş modellere kıyasla her evimdeki banyoya kolaylıkla sığdı, hatta başka şeylere de yer bıraktı. Yürümesi, sallanması olmayan sadece son zamanlarda fazla gürültü yapmaya başlayan makinamla vedalaşmaya hiç hazır değildim. Önce perdelerimi uyduruktan sıktı sıkmadı, neler oluyor perde programı herhalde onun için böyle yapıyor dedim. Sonra normal renkli çamaşırlarımı yıkarken dermanı kesildi, vınlayıp durdu bir türlü yıkamaya geçemedi, sıkmayı hiç yapamadı, su almayı ve boşaltmayı hala iyi yapıyordu ama ne fayda. Çamaşırlar hem kirli, hem ıslak kaldı içinde. Elle sıktım, çıkarttım öyle deterjanlı ve tam yıkanmamış şekilde kuruttum onları, tekrar yıkanacaklar ama ne zaman, çürümesinler. Bunun nesi var diye servis çağırdım ama servis elemanı bile makinanın yaşından küçük, hiç görmemiş bu modeli sadece duymuş veya resimlerini görmüş. Evirdi, çevirdi, açtı baktı, motor kalkmıyor dedi. Yani motoru yandı diye anladım. Tamiri mümkün ama garantisi yok artık, belki 3 ay daha gider belki 6 ay daha, motor sarılacak, kömürler değişecek, belki amortisörlere birşeyler oldu onlarla beraber astarı yüzünden pahalıya gelecek, siz bununla vedalaşın artık dediler. İyi dedim. Apar topar yeni makina bakmaya gittim. Hayatımda ilk defa herkeste olan önden kapaklı, çamaşır yıkanırken seyredilen, normal geniş modellerden bir italyan markası makinayı keseme en uygun fiyatla ve de taksitle aldım, bir günde eve geldi, arkasından servis geldi, bağlandı, yarıda kalan çamaşırlar tekrar yıkandı. Banyom pek şık oldu. Gelen servis elemanından birisi bekarmış, bu makinayı yaptırıp kullanırmış, hadi abla hediye et şunu bana deyince al hayrını gör diye anında 31 yıllık makinamı gönderdim. İnşallah onun da işini görür. Aslında Arçelik Fb sına yazacaktım, resmini gönderecektim, belki müzeleri varsa oraya koymak isterlerdi diye düşünmüştüm.