21 Mayıs 2010

Mayıs

Tam bahar ayı, geldi de geçiyor bile. Yine bir sürü olaylar oluyor, herşey çabucak geçiyor, ben buraya yazana kadar eskiyor, önemi kaçıyor bile. Şimdi kısa kısa aklımda olanlar ;
LOST; Bir dizi bu kadar insanı hop oturtup hop kaldırır yani. Her cuma akşamı bu diziyi seyrederken dumur oluyorum. Nereden başladım seyretmeye diye söyleniyorum, bu ay sonu bitecek ya iyice garip oldu, her bölüm ayrı bir olağanüstü oluyor, sanki evvelki bölümler çok olağandı ya neyse. Kendimce çözdüğüm, eş zamanlı birçok zaman dilimleri içiçe oluyor, hepsinin hayatları bir şekilde farklı zaman dilimlerinde olsa da illa çakışmış falan filan. Kendi payıma çok dersler çıkarıyorum, çok görüşlerim etkileniyor, haa bak gördün mü oluyorum,   mistik duygular ince ince işleniyor falan. Sonunu nasıl bağlayacaklar çok merak ediyorum. Seyrederken bu kadar heyecanlandığım, bitince dudaklarımı kemirdiğim dizi hatırlamıyorum, adrenalin tavan yapıyor.
CHP; Sanırım çoğu kişi, ne olsa nasıl olsa da bu partinin lideri bir şekilde bıraksa da arkadan gelenlere yer açılsa diye düşünmüştür, sormuştur. Eminim hiçkimse bu şekilde olacağını değil düşünmek aklından bile geçirmemiştir. Çok garip ve hazin bir olay bence, doğru, yanlış, öyleydi, değildi belki aylarca tartışılacak, belki senelerce hatırlanacak ama benim bundan çıkardığım ders veya beni etkileyen noktası, hiçbirşeyin bizim elimizde olmadığı, hiç ummadığın zaman ve yerde neler olabileceği, ne kadar ısrarla ben yapıyorum, kararları ben veririm, benim isteğimle şöyle veya böyle olacak diye düşünürseniz düşünün, sizin elinizde olmayan şeyler saniyede hayatınızı değiştirebilir. Bir anda altüst olmak buna denir işte. Nasıl yaşayıp giderken birçok şeyi kendimiz yapıyoruz zannediyoruz, veya kontrol bende zannediyoruz. Her an herşey olabilir, dikkat ipler senin elinde değil, sadece teslim olmalısın, iyiyi dilemeli, yarın ne olur olmaz diyebilmelisin. Ego insanı bir anda dağın tepesine çıkarır ama bir anda yerin dibine de gönderebilir.
Yeni aday içime serin sular serpiyor, hepimizin üzerindeki ölü toprağının kalkacağını, insanların başka bir bakış açısı ile silkineceğini ve hak ettiğimiz, doğru olanın, hak olanın, iyi olanın ve güzel olanın dalga dalga yayılarak gerçek hayat şeklinin yaşanabileceğini hissediyorum, inşallah yanılmam ve o günleri görebiliriz.

EBRULAR; Kursumuzun sonuna geliyoruz, haziranın ilk haftası bitecek. Şimdi sergi hazırlıklarımız var. Gayet amatörce, gayet acemice yaptığımız işleri çerceveletip güzelleştirerek sergileyeceğiz. Aslında şöyle hatasız temiz pak çiçekler yapmayı hala beceremiyorum ama işte istek çok, gönlüm zengin, renkler, desenler, içimden gelenler, ne tam olarak karanfil ne menekşe ne de güller oluyor ama andırıyor işte idare edin. İnanamıyorum, bütün hatalarına rağmen çerceveye girince ayrı bir güzel oluveriyorlar. Ben de nasıl şişiniyorum, sanki Picasso'yum ve dünya şaheseri yaratmışım gibi hislerle doluyorum. İleride kimbilir ne kadar güleceğim kendime, ama bu acemice haller, bu amatörce yapılanlar çok samimi, çok sıcak geliyor bana. Hele bir de rağbet görür, bir arkadaşımın, bir tanıdığımın evinde duvarında durursa değmeyin keyfime o zaman, ebruli dilek olacağım.