19 Şubat 2010

Bugün 1. cemre havaya düşmüş. Belliydi zaten pırıl pırıl masmavi gökyüzü, sıcak hava, nefis güneş içimi dışımı heryeri ısıttı. İlk defa kaloriferi yakmadım. Balkona alaka gösterip çuha çiçeklerini diktim. Sarı papatyalar diktim, pek güzel oldular.
Üstteki resimde yaprağın üzerindeki sümüklü böceği görüyormusunuz, nasıl tutunmuş çiçekçiden eve kadar gelmiş farkında değildim, resimleri çekince gördüm. Kıvrıldı biraz yürüdü, saksının kenarına geldi, yapraklar arasında kayboldu, bakalım bir daha ne zaman ortaya çıkacak. Şu çiçek kadar insana iyi gelen, içini açan, gönlünü ferahlatan, baktıkça ruhunu aydınlatan başka bir şey varmı acaba ? Çinli atasözü gibi "bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan çiçekle uğraş".

16 Şubat 2010

KIRMIZI


Bugün kırmızı yazmak istedim. Buradaki Sitelerin bahçelerinde böyle çok güzel kırmızı çiçekler açan bitkiler var. Bazıları yılbaşında sokaklarda satılan kokinalara benziyor, bazıları nar ağacı çiçekleri gibi. Bazılarına ben yabani yaban mersini adı verdim. Büyükçe bir alanda toplu halde salkım salkım dökülmeleri pek hoş duruyor. Hele resimde sol ortada duran ağaç, kuru dallar üzerinde sadece bu çiçekler var, ne yaprak, ne yeşillik hiçbirşey yok. Ne ağacı olduğunu keşfedeceğim, sonra nasıl yapraklanacağına bakacağım.
Buralar şimdiden böyle bahar gelince neler açacak, neler olacak. Bunca yağmur, kar, sulak alanlar anında yeşeriyor işte. Aralarında bu kırmızılar çok güzel duruyor göze batıyorlar.

14 Şubat 2010

Susarız....

Susarız…
Konuşulan konuyu boş, basit ve anlamsız buluyoruzdur, konuşmayı da gereksiz ve anlamsız buluruz…
Susarız…
Konuşulanlar öyle abes ve mantık dışıdır ki sadece hayretle dinler ve sessiz bir tepkiyle belli ederiz duruşumuzu…
Susarız…
Sessiz bir onaydır susuşumuz…Biraz utangaçlık belki ama içten bir katılıştır söylenenlere…
Susarız…
Sessiz bir bekleyiş olur susmak…Ya kendimizin yada karşımızdakinin ortak değerleri yeniden gözden geçirmesine tanınmış bir fırsattır sessizliğimiz…Yada birinin bizi fark etmesi, doğru algılayabilmesi için tanınmış bir süre… Susan için endişe ve olasılık hesapları arasındaki gel git lerle biraz da huzursuz bir bekleyiştir susmak…
Susarız…
Dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz… Öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak…Ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar…Ve susmak en acımasız, öldürücü silahtır bazen…
Susarız…
Hassas ve kırılgan bir tepkidir…Küçücük bir hatırlatmadır belki…Fark edilmesi ve onarılması incelik ister…Ya yeniden bir kazanıştır yada aleyhte bir delil olarak kalır karşımızdaki için…
Susarız…
Bir ilişkide negatiflerin gözümüze batmaya başladığı, karşımızdakine ait aleyhte deliller dosyasının kabarmaya başladığı ve hatta dosyayı masanızdan kaldırmaya gerek duymaz olduğunuz bir noktadasınızdır…Bir duruş, bir soluklanmadır susmak…Ortak geçmişin değerlendirilmesi ve geleceğin muhasebesidir…Durup yeniden, şimdi bulunduğunuz noktadan bir daha bakmak istersiniz yaşananlara ve eldekilerle geleceğe gitmenin ne kadar mümkün olduğuna…Bir içe kaçış ve söylenemeyenlerin biriktirilmeye başladığı yerdir susmak…
Susarız…
Ayağımız yerden kesilmiş, bulutların üstündeyizdir ve çiçek çiçek bahardır yüreğimiz…Sevdiğimizle yan yana ve can cana yızdır…Öyle bir ruhsal bütünleşmedir ki hiçbir söz tanımlamaya yeterli gelmez hissedilenleri ve susarız…Sadece yüreklerin ve gözlerin konuştuğu yerdir suskunluğumuz…
Susarız…
İletişimin tıkandığı yerdeyizdir , hiçbir iletinin bize yeterli gelmediği ve hiçbir iletimizin doğru algılanmadığı…Yanlışlıklar, yanılgılar ve kim bilir belki de gerçeklerdir bir fırtınaya tutulmuşçasına savrulup duran…Sözler yerini sessizliğe bırakmaya başlar ve siyah, tek nokta konur cümlelerin sonuna…Zamanla cümlelerimizin sonuna konan o tek ve siyah nokta büyüyerek bir kara deliğe dönüşmeye başlar…Güven ve sevginin içten içe çürümeye başladığı yerdir ve gitmek zamanının ertelenmiş halidir susmak…
Susarız…
Kabul edilmiş bir hata yada suçtur susuşumuz ve söylenecek her söz kaybetme riskidir…Korku eşlik eder suskunluğumuza…
Susarız…
Bir gidişi kabullenmektir susmak, yerinde ve zamanında olduğunun ayırdımında olduğumuz bir gidişin…
Susarız…
Hayata karşı bir susuştur bu kez yaşanan…Bizi can evimizden vuran bir kayıp, yaşanan büyük bir acı, ölesiye bir çaresizliktir yaşadığımız…Söylenecek hiçbir sözümüzün adrese teslim olmayacağından emin olduğumuz, bütün sözcüklerin anlamını yitirdiği bir yerdeyizdir…Hayatın bize bir şey katamadığı ve bizim de hayata bir şey katmak için anlamımızı kaybettiğimiz bir yer…Belki de boş gözlerle, algılamadan bir seyirdir hayat o noktada ve belki de amacı ve beklentisi olmayan, bir mesaj kaygısı taşımayan ve hedefi olmayan tek susuştur yaşadığımız…
Susmak; eylemsiz ve durağan bir edim gibi görünse de her susku bir şey anlatır yine de ve her suskunun bir nedeni vardır ve her susku içinde pek çok sesi hapseden sessiz bir eylemdir…
İnsanda güzel olan yüzdür,yüzde güzel olan gözdür ama insanı insan yapan ağızdan çıkan sözdür.......

Benim Sevgililer Günüm

Aslında böyle ticari kaygısı öne çıkan ve senede bir gün dayatmacı bir tavırla gözümüze sokulan günleri hiç sevmiyorum. Anneler, babalar günü, sevgililer günü v.s. Hele sevgi ile ilgili bir konu. Ama günümüzde, diğer bir çok şey gibi hepsi yerlere serildi, ayaklar altına alındı, alış verişi arttırmak için, markaların, mağazaların, otelden tut, kafelere kadar, tv den tut, gazeteye kadar herkes ne diyeceğini, ne yazacağını, ne akıl vereceğini şaşırmış durumda. Alışveriş körüklemesidir gidiyor işte.

İlla birşey yapılacak illa birşey alınacak, illa kırmızı olacak, illa gül olacak, kalpler, vs olacak. Ve bu dolduruşa gelen birçok da insan olacak ve bir telaştır gidecek. Bütün bir sene boyunca ne yaptığın nasıl yaptığın ne alıp verdiğin veya ilişkinin nasıl gittiği önemli değilmiş gibi, illa bugün birşey alacak, sevgiliye ne çok sevdiğini belirtecek, bu da kesenize göre bir gül, bir tek taş, bir otel, tatil, bir uçak, seyahat, çukulata, kalpli yastık, kalp şeklinde pasta, yok helikopter turu v.s şeylerle olacak. Valla çok gülüyorum, çok şaşıyorum, bu dolduruşa gelen ve bu uygulamaları yapanlara da acıyorum azıcık. Halbuki sevgi, sevgili, aşk, ne kadar özeldir, ne kadar hassastır, sadece iki kişi arasında olur. Böyle birşeyi böyle ticari telaşlara kurban etmek ne kadar yazık oluyor. Neyse alan razı veren razı diyecekseniz öyle olsun. Benim sevgililer günüm kalp şeklindeki tabakta havuç salatası, afiyet olsun...