26 Kasım 2007

Kasım

Havalar soğudu, artık son yaz günleri de bitti, ben de evime alışmaya çalışıyorum. Hatta bazen çok alışmış ve sevmiş de oluyorum. Salon ve mutfak aydınlık ya içim açılıyor, arka taraflar da pek karanlık ama boşver ne yapalım. Benim evin içindeki boyalar kurudu, kokusu bitti gitti derken şimdi apartmanın içi boyanıyor. Epeydir de boyanmamış, bitince pek temiz olacak, borular falan değişti, kapı baca daha güzel görünecek. Bu seneye yetişmedi, yaza da inşallah dış cephe yenilenecek, apartman dıştan içe yenilenmiş, güzelleşmiş olacak.
Üst katta çok şeker bir karı koca oturuyor, ara sıra parti yapıp şarkılar söylüyorlar, piyano çalıyor birisi kim acaba, dinlemesi pek hoş. Herkes çalışıyor, sabah akşam karşılaşıp selamlaşıp hatır soruyoruz, yine arabayı park etme mücadelesi veriyorum, kapının önünde boş yer bulacağım diye. Neyse bunlar da oluyor bir şekilde işte.
Bir arkadaşım hercai menekşeler almış bana, mutfak penceremin ve balkonun kenarlarına dizdim, sarı ve morlar pek güzel duruyorlar. Salona yeni perde yaptırdım, bayağı mücadeleli ve masraflı oldu ama pek romantik duruyorlar. Bir hafta sonu resimler çekeceğim ve buraya koyacağım inşallah. Mutfak perdeleri de takıldı nihayet.
Allah acıdı bana, soğuk hiç sevmem ya, bu ev de iyi ısınıyor, inşallah masrafları da çok olmaz. Parasızlık tak dedi yani, böyle ucu ucuna geçinmek ne zor, ne zor, nekkaddar zor bilemezsiniz.
Moralimin bozukluğu yüzüme yansımış, etrafdaki bazı arkadaşlar ne suratsızsın, biraz yüzün gülsün, aslında gülmek çok yakışıyor sana dediler. Hiç farkında değilim valla, dünya yıkıldı altında kaldım gibi gidip geliyordum, birden uyandım sanki, kendime geldim.
Herşeyin bir sebebi vardır, böyük imtahanlardan geçiyoruz, bu günler de geçecek tabi ki, iş ben benden geçmeyim. Sabir testindeyim, dayanıklılık testindeyim. Çok güvendiğim dağlara kar yağdı, yani bazı arkadaşların sadece iyi gün dostu olduklarını bir kere daha öğrenmiş oldum.
Yine yeniden tek başına hadi bakalım Dilek, ha gayret, dayan....