11 Ocak 2011

Takı Atölyem

Benim mutfak çok bereketli bir yer, bütün hayatım orada geçiyor sanki. Bir başka atölye çalışmam da takı yapmak. Bundan 5-6 sene önce ilk yapmaya başlamıştım, o zamanlar bana yakın oturan bir arkadaşım yol göstermişti, nasıl yapılır, ne yapılır öğretmişti. Nereden incik boncuk alınır, hangi tür ipler kullanılır ve ne gibi tasarımlar yapılır o benim ufkumu açtı, sonra nerelerden ucuza alınır öğrendim ve kendime bir kaç tane, bazı arkadaşlara hediye diye birkaç tane birşeyler yapmıştım. Çalışırken insan kıyafetlerine daha bir özen gösteriyor ve her türlü takı, aksesuar kullanıyor. Sonra herhalde bıktım veya kaç tane daha yapacaksın ne zaman takacaksın hisleri ile bu işe ara verdim. Taşınma, ortam değişiklikleri falan filan derken evin bir köşesine tıkıştırdığım alet edevat ve boncuklarımı yeni yıla girmeden on gün önce tekrar gün ışığına çıkardım. Birdenbire bende el emeği göz nuru hisleri kabardı. Ayy pek özlemişim tekrar bir hevesle sarıldım onlara. Bir anda inanılmaz parçalar çıktı ve kendi kendime pek beğendim. Sonra bir anda onları gören arkadaşım iş yerindekilere göstermek üzere götürdü. Yeni yıl üstü belki hediye olarak alırlar diye düşündüm. Ve oldu da hepsi satıldı, bunlar o kadar spontane olduki şimdi düşününce kendime inanamıyorum ve o verdiğim 7-8 parçanın resimlerini çekmediğime esef ediyorum. Çünkü aç kalmış da bunları yaparak doyacakmışım gibi bir telaşla ve gayretle o kadar çabucak yaptımki ve elden çıkartmam, arkadaşımın iş yerinde göstermesi karşılığında 3-5 kuruş gelmesi mücize gibi oldu. Şimdi yine büyük bir hevesle yapmaya devam ediyorum, elimdeki malzeme tükeniyor alışverişe çıkmam lazım. Bu iş de yine bana terapi gibi geliyor, boncukları, ara süsleri, şekilleri tasarlamak, neyle ne yanyana olursa güzel durur gibi bakmalar, koymalar, değiştirmeler, dizmeler saatlerce sürüyor ve beni benden alıyor. İçim rahatlıyor, kafam daha çok çalışıyor, gözüm açılıyor, ortaya çıkan şekle bakınca da böyle bir hoşluk bir mutluluk geliyor. İnşallah bunu da kazanca dönüştürebilsem bana ne iyi gelecek. Aslında o kadar çok bu işi yapan varki, dağlar taşlar takı doldu, takıcı doldu ama olsun insanın eli çalışmalı, yaratıcılığını bir yere aktarmalı. Güzel bir his bu, verdiği doyum hissi hoş.

Evdeki Atölye Çalışmalarım

Geçen seneden beri ebru yapmaya çalışıyorum, bu sene de ayrı bir kursa gidiyorum. Geçtiğimiz yaz kurs bitince bu işe doyamamış gerekli alet edevatları almıştım evde de yapmak istiyordum. Yaz sıcak geçti teknemi açmadım, tatiller sonra bayramlar geldi geçti, kış başladı derken yıl bitiyor ben daha evde siftah yapamadım. Bu yılın ilk günlerinde artık bir açılış yapayım çalışayım dedim. Ev zaten kocaman değil, bu iş epey döküntüsü olan bir iş, en uygun yer mutfak, her yere gazete kağıtları döşeme, etrafa sıçramasın diye duvarlara, dolaplara kadar örtmeler, yaş olan ebrularu kurusun diye radyatörlere yakın alanlara gazete yaymalar, bir sürü boya kavanozları hazırlamak derken epey bir hazırlık gerektiriyor ne o 2-3 saat ebru çalışacağım diye. Sonra da bir saat toplaması sürüyor, elinde kalan en temiz iş en fazla 2-3 adet. Daha önce bu işi yapan arkadaşlar söylüyordu evde bu iş zor diye, illa bir atölye lazım diye çok haklılar, ben çok istiyorum çok özeniyorum içimde acaip yapma arzusu var, ennn yaratıcılık hisleri dalga dalga geliyor ama gerçekten hazırlaması, kurması, yapması, bitirip temizlemesi derken bütün bir gün buna ayrılmasına rağmen yetmiyor, kesmiyor. Ayrı bir oda olsa, orayı öylece bıraksan ve sonra tekrar devam etsen veya her an hazır bir ortam olsa ve senin içinden geldiği anda huşu içinde bir meditasyon gibi o masanın başına otursan ve içinden gelenleri aktarsan ne güzel olur. Çünkü yaparken gerçekten kendinden geçiyor insan, o şekiller, renkler, boyanın kıvamı, suyun durumu, sana cevap vermesi, boyalarla konuşmak, suyun üzerinde görünen ile kağıda çıkanlar, hepsi bambaşka bir dünya, başka bir haller durumlar. Orada bir hal oluyorsun, sanki sen değilsin başka bir an, başka bir sen, başka bir durum, böyle  ortam değiştiriyorsun falan. Çok mu abartıyorum bilmiyorum ama bana böyle şeyler oluyor işte. Yine de çok şükür bunları yapabiliyorum, istediğim zaman evde çalışabiliyorum, kursada da bilgimi arttırıyorum. İnşallah bir gün sergi açma arzum da gerçekleşecek.