11 Mayıs 2006

Agustos 2005 Tatil Anıları

Yine uzun bir aradan sonra kose yazilarima basliyorum. Malumunuz yaz tatili yaptik, bir yerlere gittik, oralari anlatmazsam catlarim, sonra da zaten konu sikintisi ceker kose yazarlari, onu yedim bunu ictim, orada yattim, burada sallandim diye yazmasalar baska ne yazacaklar bu canim koselerinde dimi ama ??

Efendim Agustos ayinin ilk haftasinda Istanbul’u canindan bezdiren sicaklar basmisken, ben egenin en bati ucu olan babakale dolaylarinda sokakagizi koyunda ayni isimli bir motele gittim. Kaz daglarinin arasindan kivrila kivrila iniyorsunnuz, birdenbire nefis bir deniz manzarasi cikiyor karsiniza. Assos’un ilerisi, nasil bakir, nasil guzel ve sessiz bir yer, yol ustunde sira sira 3 veya 4 motel var, kimisi apart seklinde, arka taraflari bahce, cayir, agaclar dolu, yolu gecince kumsal ve deniz. Cakil tasli oldugu icin berrak, temiz lacivert bir su, sadece biraz ege denizine acik oldugu icin ruzgar ve dalga aliyor bazen, hafif de serin ama deniz gibi deniz iste. Biraz daha ileri giderseniz koca bir fener ve kara bitti. Buradan tam karsisindaki midilli adasina giden gemiler eger biraz suratli gecerlerse, bu sahillere dev dalgalar geliyor.

Sokakagazi motel iyice mutevazi, ailenin islettigi, biraz allahin unuttugu bir yerde oldugu icin kendini gelistirmeye de gerek duymayan, arka bahcesinden zeytin, domates, biber salatalik toplayan, tavuklardan yumurta, ineklerden sut saglayan bir moteldi. Acik bufe guzel kahvaltilar yaptik, her aksam illa balik vardi, zeytinyaglilar da yeme de yaninda yat cinsindendi, hele deniz borulcesi (muptelasi oldum bunun) harikaydi.

Cogu Istanbul plakali arabalar, sanirim cogu kisi benim gibi kalabalik, gurultu, trafikden, sehir hayatindan kacip burayi tercih etmisler. Ne luks var, ne konfor ne de eglence, gunduz deniz, kitap, gunes, tamam da, aksam yemekden sonra 2-3 km lik sahilde yuruyus yapiyorsun yol bitiyor, koy bitiyor, yapacak sey yok. Herkes kendini okey oyununa vurmus, musterilerin cogunlugu coluklu cocuklu turk ailelerden olustugu icin, ya masa basinda raki sohbeti, ya cocuklarin ciyaklamalari arkasindan kosmalar ya da okey masalarina veya tavlaya oturmalar seklinde zuhur ediyor. Bende biraz tepelik bir yerde, tam cocuklugumda yazlari gittigimiz gibi, tepesinde ampuller sallanan acik cay bahcesi kesfettim ve aksam ustu veya aksam yemekden sonra oraya dadandim, her ne kadar gurultulu de olsa, orada oturup midilliyi seyretmek, veya kitap okumak zevkliydi.

Motelin arkasi ciftlik gibiydi, sabahlari horoz otmesiyle uyanmak yerine kuzularin meelemesi ile uyaniyorsun, ama nasil mee liyorlar gormeniz lazim, ozel olarak inceledim onlari, hepsinin sesi ayri tonda ve stilde, sabah 7 de basliyorlar mee lemeye. Sonra horozlar da bir zahmet otuyorlar. Bu arada ben inekden sut sagmasini ogrendim, biliyormusunuz aslinda ne kadar zor bir ismis, ben de soyle tutup sikacaksin sut gelecek saniyordum, hic oyle degil. Once inegi cekistire cekistire bir agac altina getiriyorsun, sonra onune kocaman legenle yiyeceklerini, artik yemekler, karpuz kabuklari, ayrica yemi, ve daha ne varsa koyuyorsun, agaca bagliyorsun, arka ayaklarini da birbirine bagliyorsun ve o yemek yemekle mesgulken sen de inegin memelerini tutup cekistiriyorsun ama bayagi bir maharet ve kuvvet gerek, hayvanin cani acimayacak, ama sut de fiskiracak.
Once bunu hergun yapan teyzeyi izledim, 70 yasindayim dedi ama valla 55-60 falan gosteriyordu, elleri nasil kuvvetli, ve nasil sikica kavrayip yukaridan asagiya dogru cekistiriyor ve nasil sut fiskiriyor, sonra ben denemeye kalktim ama tis yok, sikiyorum gelmiyor, meger nasil kuvvetle asilacakmissin. Sonra biraz becerdim ama inek anladi ben bu islerin erbabi degilim sikildi, basladi homurdanmaya, teyze hemen birak kizim sen sehir kizi bundan anlamazsin yapamazsin git isine dedi, bende sadece seyrettim ve resmini cektim. (bakiniz ekler) Oyle memeleri dolu dolu inekler gordugunuzde sunlara bir el atsak nasil sut cikar diye bu isi hafife almayin sakin benim gibi, cok hassas bir konu bu aslinda.

Boyle ince ince anlatiyorum ama gercekden cok hosuma gitti, kendimi baska bir dunyada gibi hissettim orada, koy, ciftlik yasantisi, hayvanlarla burun buruna, tezek kokusuna karisan kekik kokulari, odun atesi kokusu, ama cok guzel ve cok degisik bir deneyim di benim icin.

Hele o kuzular, nasil sevimli nasil sekerler, annelerinin ayaklari altindan girip cikiyorlar, yem yemeleri, oyle durup bakmalari, meee lemeleri, cok degisikti. Kafayi usutup hayvanlarla sohbete basladigimi dusuneceksiniz ama valla bana sehir hayatindan sonra cok iyi geldi.

Zaten buradaki kargasa ve kalabaliktan kactigim icin 3-4 gun terapi gibi geldi ama sonra sikildim ve Kadirga koyuna gectim. Orada da daha once giden arkadaslarin tavsiyesi ile Albena Otelde kaldim. Assos’u bilenler hatirlayacaklar, bir bu kadirga koyu var, bir de iskele tarafi var. Kadirga koyu, upuzun kumsal ve deniz seklinde olup, yol kenarinda da otellerin siralandigi genis bir alan. Sira sira oteller dizilmis, arada bir bakkal cakkal gibi seyler, acik cay bahcemsi yerler ama daha cok oteller, Eden Garden v.s. falan var, hepsi burnundan kil aldirmayan oteller, fiyatlarda bir yuksek, gorseniz, bu Istanbul’a yakin bir bolge ya, gelen cok ya, ragbet olunca tabi hepsinin burnu kalkmis, bir havalardalar. Nedir bu Assos sendrumu anlayamadim, belki ucuz pansiyonlar falan da vardir ama soyle bir cevremizi taniyalim gezisi yapip otel fiyatlari sordum da, hepsi havali. Ama benim oteldeki servis, oda, yemekler, plaj gibi seylerden memnun kaldim.

Ben tatildeyken cogu zaman etrafdaki insanlari incelerim. Canim turk halki tatile maaile cikiyor, coluk cocuk, kizkardes, kayinvalide, bacanak, v.s. daha olmadi, baska bir cift ve cocuklari ile beraber, otele gelince kalabaliklar ya, 2-3 veya daha fazla oda tutuyorlar ya, zannedersinki oteli satin almislar, bir yayilma, bir benimseme, kumsalda 8 tane kadar sezlong tutma, cocuklarin oyuncaklarinin hayli genis bir alana yayilmasi, kadinlarin uzaktan birbirlerine bagira bagira konusmasi veya cocuklara bagirmalar, erkeklerin tam geyik sohbeti denilen seyleri yapmalari (ya dun aksam tv deki mac, ya sabah yanindakini tavlada yenmis olmasi, ya dun gece ickiyi fazla kacirmaktan dolayi gece uyuyamama veya cok uyuyup kahvaltiyi kacirma, ya da is yerinden gelen telefonlara avaz avaz cevap verip, kapattiktan sonra da “yahu bir rahat birakmiyorlar tatildemiyiz, istemiyiz belli degil” muhabbeti) .

Bir de cocuklar, ciyak ciyak, ya denize girmek istemeyen cocuklari zorlayan anne babalara karsi ciyak, ya denizdeki dalgalarla oynasmadan, neseden, sevincden ciyak, ya kardesi veya arkadasi ile oynarken kova, kurek, simit, kum, havuz yuzunden anlasmazlikdan ciyak, veya anne veya babadan bir sey istemek icin ciyak. Ama ne cigliklar, hicbir anne baba da cocum sus tamam demiyor, israra devam, ne rahatlar, ne aldirmazlar, ne vurdumduymaz anne babalar, pes yani, inanilmaz. Bizim annemiz bir bakisla bizi oldugumuz yere mihlardi valla, nur icinde yatsin.
Bir kac cocuk elimde telef olacakti ama ya sabir Dilek uyma sen onlara oku kitabini dedim.

Aksamlari otelde bir genc kiz, bir genc erkek gitar calip sarkilar soyluyordu, hafiften baslayan sarkilar sonunda eller havaya seklinde ve ortalikdaki cocuk ciyaklari ile devam ediyordu.
Bir de kumsaldaki halkimi gozluyordum, 50 tane semsiye varsa, 3 semsiye altindakiler kitap okuyorlar, 5-6 semsiye altindakiler gazete okuyorlar, 4-5 tanesi de cep mesaji okuyor veya yaziyor, geri kalanlar geyik yapma ve gurultu yapmaya sartlandirilmislardi.
Halbuki yabancilarin oldugu bir otelin plajine giderseniz, sessizlik hakimdir, deniz sesini dinlersiniz, cunku buyukler kitap okuyorlardir, sessizce konusuyorlardir, cocuklarda kendi kendilerine oynuyorlardir veya yuzuyorlardir, nadiren anneleri babalari seslenir, hadi artik cik diye, havlunu al diye, sapka giy diye veya.
Bir de aksam yemeklerindeki halkim gorulmeye deger, ailece geldiler ya, oteli de satin aldilar ya, masa krallar gibi donatilacak, her garsona oglum buz getir, oglum bunu gotur, oglum sunu getir diye buyurulur, illa raki icilir, patlayincaya kadar yenilir, ne sahaneyiz, tatildeyiz, ne cok egleniyoruz diye gerinilir. Valla gittigim yerlerdeki oteller ve kalanlar boyleydi.
Fazla mi inceliyorum nedir??? Yalnizim diye mi bana oyle geliyor nedir??? DEGİL VALLA.

Hiç yorum yok: