3 Eylül 2012

Mimoza

Her sene yaz mevsimi gelince, gazetelerin çoğu köşe yazarları illa bir Bodrum yaparlar, ya bayrama denk gelir, ya baharda gelirler, ya özellikle tatile gelirler ama illa gelirler. Sonra da illa Gümüşlük'e giderler. Hani yazar çizerler,  sinemacı, tiyatrocu gibi sanatçılar, esas Bodrum' u sevenler, esas rakı + balık yapmak isteyenler illa oraya giderler ya. Halbuki başka semtlerde de harika rakı + balık yapılacak yerler var, oralarda da denizin dibinde restoranlar var, oralarda da güneş nefis batıyor falan filan. Sonracıma Gümüşlük'de de illa Mimoza'ya giderler. Halbuki aynı sırada başka bir sürü deniz dibi restoran olmasına rağmen, en fiyakalısı, en gösterişlisi ve gerçekten de duruşu, görünüşü, havası ile en hoş olanı Mimoza, hem de en pahalısı. Ama şimdi dekorasyon için onları kutlamak lazım. Denizin dibinde, yolun sonunda, masası, örtüsü, çiçeği, mumları, etraftaki ağaçları beyaza boyayıp üzerine hoş süsler asması ile ve de her şeyi beyaz yapması ile farkını ortaya koyuyor, dikkat çekiyor ve ambiyansı insanları tavlıyor. Akşamüstü gün batarken başka, gece ışıklar yanınca başka havada ve çok güzel bir yer. Bizim köşe yazarları da illa gelip bir tek atarlar, güzel balıklar yerler, dünyayı kurtarırlar ve sonra köşelerinde yazarlar. Sanki her sene mutat böyle oluyor bu. Bu sene ben de bizzat gittim gördüm ve yazdım. Hiç kusur kalır mıyım ???

Hiç yorum yok: