3 Eylül 2012

Eylül

Ben buraya gelişimin 3. ayını bitirdim, yani hanyayı, konyayı öğrenmeye çalışalı henüz 3 ay oldu. Laylay lom devam ediyor, tatil havası yaşıyorum, az çok kendi başıma gidip gelecek yerleri öğrendim, daha fazlası ihtiyaç halinde öğrenilecek, zamana yayıyorum. Çarşı pazar tamamdır, hatta pazarda belli pazarcıları belleyip hep onlara gitmek gibi huylar de edindim. Evin bahçesinde, alt kattaki komşuların yardım severliği sayesinde dört adet yavru kedi cirit atıyor, her biri başka renk ve tipte oldukları gibi balkondan izlediğim kadarıyla huyları da farklı. Uzaktan olsun ben de kedi sevmeye gayret edeyim derken, arkadaşımın evinin bahçesine gelen iki adet kediyi isim verip ( Bal ve Badem) evlat edinip bağrıma basarken, benim evin bahçesi kedi çiftliği oldu. Ama burada zaten her yer hayvanat bahçesi konsepti şeklinde. Yandaki evde kocaman bir köpek var, çoğu geceler uyku haram, devamlı zincire bağlı hayvan bunalımda bence,  içim acıyor. Bir gece zincirini açıp hayvanı özgürlüğüne kavuştursam gider mi yoksa kalır mı diye merak ediyorum. Ne gezdirmek, ne koşturmak, sahipleri de bir hoş, hayvan hep bağlı, gece gündüz 3 metre zincir boyunca gidip geliyor. Önümdeki mandalina ağaçları dolu bahçeye ara sıra geceleri yaban domuzları (bakınız aynen resimdeki gibiler) geliyor, sürü halinde, dün akşam fener ışığında 6-7 tane saydım, homur homur sesler çıkarıyorlar, onu duyan etrafdaki bütün köpekler uluma ile havlama karışımı senfoniye başlıyorlar. Civar evlerin bahçelerinde horozlar, tavuklar var, horozlar bazen saatleri şaşırıyorlar, gece yarısı falan ötüyorlar veya öğle vakti aşka geliyorlar niyese. Ama inekler baş tacımız, hemen hemen her bahçede var, ara sıra dışkı kokuları balkon keyfimize keyif katıyor, ama sesleri de bir o kadar köy havası yaratıyor. Onlar olmasa o mis gibi sütleri nasıl bulur da yoğurt veya sütlaç yaparım dimi ama. Kıymetini bil, böyük şehirlerde böyle şeylere hasret yaşıyor millet. Eylülde gel şarkısı eşliğinde gidiyoruz işte. Bayram bitti, okullar açılacak, yazlıkçılar dönüyorlar galiba, bir tenhalaşma bir sakinleşme göze çarpıyor sanki. Buradaki yerlilerin dediği gibi şu yabancılar gitse de biz hayatımızı yaşasak, bakalım göreceğiz nasıl yaşanıyormuş.


Hiç yorum yok: