3 Eylül 2012

İncir, Mandalina, Bostan

Evimin önündeki bahçede mandalinalar büyüdüler ama hala yeşiller, hani böyle yeşil haldeyken dilimleyip içkiye veya limonataya katıyorsun falan pek güzel oluyor. Sabırsızlıkla sararıp kızarmalarını bekliyorum, ne hoş bir manzara olacak kimbilir. Yan bahçedeki incirler de büyüdü olgunlaştı hatta çatladılar ama çok yüksekte duruyorlar toplayamıyorum. Bir sabah ağaca merdiven dayayacağım bakalım yetişebilecekmiyim. Hem sarı incirler var hem kara incirler, pek severim. Yandaki komşu evin özenle dikip baktığı ve büyüttüğü bostandan bana da kabak, patlıcan, biber, domates, salatalık düşüyor, pek güzel oluyor, seneye darısı başıma inşallah. İşte burada böyle bir yaşantı var, hani çalışırken hayali kurulan, emekli olunca böyle yapacağım denilen, ahh bir bahçem olsa şöyle böyle diye planlar yapılan. Çok şükür bana bunların hepsi bir hediye gibi geldi, fazla çaba göstermeden, çok plan program yapmadan, fazla beklentiye girmeden, zamanla olur şart değil, hele bir bakalım diye söylerken. Şimdi bakıyorum da hepsi önüme konmuş, etrafıma serpiştirilmiş, beni de bu ortama sokmuş. Ne ben bunların farkındaydım, ne de onlar benim farkımdaydılar. Galiba  artık farkediyoruz birbirimizi. Ben bir gayretle balkondaki sardunyaları öldürmemeye çalışıyorum, çok sıcaklarda bayıldılar, yandılar, şimdi toparlanıyorlar. Ama begonviller için ne kadar çaba sarfetsem olamıyor,  bir dönem öldüler, sonra yenileri geldi, şimdi onlar da soldular ama yeniden canlanacaklar bekliyorum. Taktım begonvillere, böyle olurlarmış, önce yerlerini şaşarlarmış, bir dönem dökülürlermiş, sonra yeniden açarlarmış, inşallah bekliyorum.   

Hiç yorum yok: