23 Aralık 2007

MANZARA



Şöyle sabah geç kalkıp, mahmurluğu üzerinden atıp, çayını veya kahveni alıp gazeteyi önüne çekip gözlükleri taktınmı pencerenin kenarına ilişmek ne güzeldir. Hele dışarıda güneş varsa, kuşlar dallara, çatılara konup kalkıyorsa, hava çok serin ama temiz net bir hava, bayağı ayaz ama olsun camı açıp havalandıralım. Benim enn keyifli saatlerim sabah kahvaltı eşliğinde veya sonrasında gazeteye gömülmek. Şimdi evim parka bakıyorya, pencereden balkondan görünen manzaralar bunlar işte.

Karşı evlerin çatılarına martılar konuyor, konuşuyorlar, yiyecek arıyorlar, sonra hepsi birden havalanıyorlar, arada kargalar geliyor, havada birbirlerine rastlıyorlar, ağaçların dallarına konup öyle bekliyorlar, düşünüyorlar, sonra bir ses oluyor jet gibi havalanıp kaçıyorlar. Ağaçlar yapraklarını döktü iyice çıplak kaldı, şimdi arkalarında ne var ne yok meydana çıktı, gece ışıklı daha bir güzel oluyorlar, gündüz sanki hüzünlü, çıplak dallar, kurumuş yapraklar tek tük. İlk geldiğimde yemyeşillerdi, ne kadar çoktu arkası gözükmüyordu, fotograflarını çekemedim, sonra sarardılar, kızardılar, yine çekemedim, şimdi hepsi yerlerde, hatta onlar bile bitti, çöpçüler süpürdü gitti. Bu başlangıç olsun, kış ile başladık, bakalım dört mevsim görecekmiyim burada. Hava kapalıyken pek kasvetli, ama güneş olunca ışıl ışıl seyretmesi güzel.

Hiç yorum yok: