tag:blogger.com,1999:blog-200345312024-03-16T04:09:25.090+03:00Gezeryazarİlk okuldan beri kitap okumayi çok seven, gittikçe edebiyata gönül veren, sonra da yazmayı keşfeden, böylece hem içini rahatca döken, hemde bir gün bir gazete ekinde köşe yazma hayali ile yaşayan bendenizin, zamana, duruma, olaylara, iç halime göre döktürdükleri.Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.comBlogger290125tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-85009719849829230532014-01-12T02:02:00.000+02:002014-01-12T02:02:55.067+02:00PUFFY<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqbJoR1C9ZZcTZU__p3t-OuW3Gp3sDPW61EF0j9KCbxr4iGi46C6sODlcWl4LWbpy74Ftqm2dpPxq_uFrSU_1iyhfNl3WOWekw-3zrT5sSX3vdMr0AqR124OgsChvaAW_1T_9Q/s1600/Y%C4%B1lba%C5%9F%C4%B1+20141.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqbJoR1C9ZZcTZU__p3t-OuW3Gp3sDPW61EF0j9KCbxr4iGi46C6sODlcWl4LWbpy74Ftqm2dpPxq_uFrSU_1iyhfNl3WOWekw-3zrT5sSX3vdMr0AqR124OgsChvaAW_1T_9Q/s1600/Y%C4%B1lba%C5%9F%C4%B1+20141.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcpnYZoarPOKFJxk9OdqyCODnM67LQUWleijG_KWfYEpXHIAa4mGoWnzS7nvXofdQ7hdsjadWoCaTbqv07v83n55ke0sD8MLUs2Zrm-aUcPsNdyIFKP_ZgLMx0ssRz4l1f1tx9/s1600/WP_20131202_006.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcpnYZoarPOKFJxk9OdqyCODnM67LQUWleijG_KWfYEpXHIAa4mGoWnzS7nvXofdQ7hdsjadWoCaTbqv07v83n55ke0sD8MLUs2Zrm-aUcPsNdyIFKP_ZgLMx0ssRz4l1f1tx9/s1600/WP_20131202_006.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcpnYZoarPOKFJxk9OdqyCODnM67LQUWleijG_KWfYEpXHIAa4mGoWnzS7nvXofdQ7hdsjadWoCaTbqv07v83n55ke0sD8MLUs2Zrm-aUcPsNdyIFKP_ZgLMx0ssRz4l1f1tx9/s1600/WP_20131202_006.JPG" height="320" style="cursor: move;" width="180" /></a></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqbJoR1C9ZZcTZU__p3t-OuW3Gp3sDPW61EF0j9KCbxr4iGi46C6sODlcWl4LWbpy74Ftqm2dpPxq_uFrSU_1iyhfNl3WOWekw-3zrT5sSX3vdMr0AqR124OgsChvaAW_1T_9Q/s1600/Y%C4%B1lba%C5%9F%C4%B1+20141.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqbJoR1C9ZZcTZU__p3t-OuW3Gp3sDPW61EF0j9KCbxr4iGi46C6sODlcWl4LWbpy74Ftqm2dpPxq_uFrSU_1iyhfNl3WOWekw-3zrT5sSX3vdMr0AqR124OgsChvaAW_1T_9Q/s1600/Y%C4%B1lba%C5%9F%C4%B1+20141.jpg" height="320" width="320" /></a><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Buraya ilk taşındığımda yandaki evde oturan komşuların köpeği bu tatlı şeydi. Gece gündüz havlıyor, ağlıyor gece beni uyutmuyordu. Gündüz sahibine neden böyle diye sorduğumda ne yapayım, biliyorsan gel sen yap demişti bana. Çok şaşırmıştım, insan köpek alır, bahçeye 2m lik zincire bağlar ve gece gündüz ağlayan, havlayan köpek neden böyle diye anlamaz mıydı. Neden onu devamlı zincire bağlıyor, hiç gezdirmiyor, hatta düzenli bir şekilde beslemiyordu bile, gece yarısı gelince tabağına mamayı döküyorlar, ne okşamak, ne konuşmak, ne ihtiyaçları için zincirini çözmek diye bir şey bilmiyorlardı. Ne kadar safmışım, köpek bakmayı bilmeden köpek alan öküzlerden biri olduklarını sonradan anladım. Meğer bu daha yavruymuş, hem korkuyordu, hem sıkılıyordu, hem ihtiyaçlarını gidermeyi öğrenmesi gerekiyordu, yemekten daha fazla sevilip okşanmak istiyordu. İki sene bu hayatı yaşattıkları hayvanı taşınma sebebiyle zincirinden açtılar ve öylece bırakıp gittiler. Hayvan başka yer görmemiş, zincir açıldığı halde başka yere gitmiyor. Yine aynı bahçede, aynı balkonda yatıyor, kovalasan da biraz sonra yine oraya geliyor. Yeni taşınanlar pek titiz ve pek hayvan sever değiller. Baktım kötü davranmaya başladılar, anlatmaya çalıştım, hayvan özgürlüğünü yaşıyor ama alışkanlık işte yine gelip sizin yeni taşındığınız evinizin etrafına pisletiyor, yeni topraklar koyup ağaçlar çiçekler ektiğiniz bahçenizi eşeliyor, balkona geçip yatıyor ne yapalım alışacak biraz sabır. Ama pek anlamadılar, baktım hayvan ağlıyor, garip sesler çıkarıyor, dayanamadım evlat edindim. Eski evinden çok uzak olmayan, benim evimden görebileceğim ikisi arası bir yere ona kulübe yaptırdı nişanlım. Evvelden soğuk, sıcak, yağmur çamur hep açık havadaydı. İçine yastıklar koyduk. Güzel bir zincir aldık. Kendi köpeği bu dünyadan göç eden bir arkadaşım onun tasmasını bana verdi. Sabah kuru mama, akşam et suyu ile ıslatılmış ekmek ve kemikler ile besliyorum. Sabah tasmasını takıp yürüyüşe gidiyoruz, kırlara yayılınca çiş, kaka yapılıyor, tasmayı çıkarıyorum alabildiğine koşup gidiyor, bilumum kedileri kovalıyor. Sokak köpekleri ile karşılaşınca alışık değil şaşıyor hemen yanıma sokuluyor, dişi olanlarla biraz korkak biraz merak koklaşılıyor, elleşiliyor, erkek olanlarla bazen koklaşma ve dönüp yürüme şeklinde, bazen feci halde birbirine girme, boğuşma oluyor. Ben de çok alışık ve bilgi sahibi değilim ne yapacağımı şaşırıyorum. Bir şekilde birbirlerinden çözülüyorlar ve ısrarla hayır demen sonucu vazgeçip yanıma geliyor. Yolda giderken bazen saklambaç oynuyoruz. O kadar hızla gidiyor ki ben arkada kalıyorum ve bir ağaç arkasına falan saklanıyorum, dönüp bakıyor ben yokum, hemen geri gelip beni arıyor, görür görmez hemen yine dört nala kaçıyor. Artık yolları da ezberledi, dönüş yolunda artık takatı kalmadığı için çok direnç göstermeden tasmasını takmamı kabul ediyor. Kulübeye dönüş, mama ve su içme seansları sonrası yayılmaca (bakınız fotoğraf). Çok akıllı ve çok tatlı, konuştuklarımı anlıyor, onu sevmemi, kızmamı ayırt ediyor. Daha çok genç, biraz asi çocuk gibi, erkek, adı puffy miş, değiştirmek istiyorum ama ona alışık artık. Ben de o da öğreneceğiz işte. İnsana bambaşka duygular yaşatıyor bu hayvanlar, inanılmaz valla.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->
<!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F2.bp.blogspot.com%2F-T-4KFdj9orc%2FUtHUXWd1koI%2FAAAAAAAABSc%2FYCLhCLW6ulM%2Fs1600%2FWP_20131202_006.JPG&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcpnYZoarPOKFJxk9OdqyCODnM67LQUWleijG_KWfYEpXHIAa4mGoWnzS7nvXofdQ7hdsjadWoCaTbqv07v83n55ke0sD8MLUs2Zrm-aUcPsNdyIFKP_ZgLMx0ssRz4l1f1tx9/s1600/WP_20131202_006.JPG" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F2.bp.blogspot.com%2F-3v_WC0pMZhY%2FUtHUjBeRt5I%2FAAAAAAAABSg%2F4vsdclAep1Q%2Fs1600%2FY%25C4%25B1lba%25C5%259F%25C4%25B1%2B20141.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqbJoR1C9ZZcTZU__p3t-OuW3Gp3sDPW61EF0j9KCbxr4iGi46C6sODlcWl4LWbpy74Ftqm2dpPxq_uFrSU_1iyhfNl3WOWekw-3zrT5sSX3vdMr0AqR124OgsChvaAW_1T_9Q/s1600/Y%C4%B1lba%C5%9F%C4%B1+20141.jpg" -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-53571058171013607192014-01-12T01:23:00.000+02:002014-01-12T01:30:40.350+02:002014 Yılı<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsur_m89pxJ5u2KM7PgITTQlT-WxR2Zc9aEwSnl08fH1k0yTEHtYfl1-NB_FFet6e2nqD1WNIwAPnEvlL7r3XPc6TAiUe83AOZO88nn9mVKydvd_Jsf0ByIPLRxyCxFtVDc2iu/s1600/WP_20140102_002.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsur_m89pxJ5u2KM7PgITTQlT-WxR2Zc9aEwSnl08fH1k0yTEHtYfl1-NB_FFet6e2nqD1WNIwAPnEvlL7r3XPc6TAiUe83AOZO88nn9mVKydvd_Jsf0ByIPLRxyCxFtVDc2iu/s1600/WP_20140102_002.JPG" height="320" width="194" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Yeni yıl başladı, hoş geldi, inşallah bize geçen yılı aratmaz. 2013 yine hoş dileklerle gelmişti, güzel şeyler dilemiştik, sevinmiştik, yeni umutlar beslemiştik. Hayallerimiz gerçekleşsin demiştik ve her zamanki gibi çok şey beklemiştik. Yine de çok şükür diyelim, ben kendi adıma Ocak ayından itibaren çok güzel bir doğum günü kutlaması yaşadım, mozaik kursuna katıldım güzel şeyler öğrendim, bahar ayları İstanbul seyahati, Ankara seyahati oldu, arkadaşlarımla beraber oldum, hasret giderdik. Yaz çok bunaltmadı aksine çok rüzgarlı fırtınalı geçti. Gelen giden misafirlerim, akrabalar oldu, hoşça vakit geçirdik. Ağustos ayında nişanlandım, arkadaşlar arasında sansasyon yarattım. Diz ağrılarım, bel ağrılarım düzeldi, Eylül ve Aralık aylarında İstanbul'da iki gözümden katarakt ameliyatları oldum, uzağı atmaca gibi görüyorum, yakın gözlüklere devam. Komşunun sokağa bıraktığı köpeği evlat edindim, ona kulübe yaptırdık, sabahları gezdirmeye çıkarıyorum, mamalar alıyoruz, et suları, kemik kaynatıyoruz, kediler de bir yandan hepsi sokaktalar ama evde yeni bir mutfak masrafı çıktı.</span><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8eRTMkWvlRZyetdUvfr2miVytNcCHguuj5LyH3uHMNqJGAQYkD54C5tr9BD-lzjW2nIG6teP2UKeJxmJkdF-MdLfWlm-S25RXHwLmVyN23kppMcLZgZsa6lzbCdlTTKS1P-gt/s1600/Y%C4%B1lba%C5%9F%C4%B1+2014.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8eRTMkWvlRZyetdUvfr2miVytNcCHguuj5LyH3uHMNqJGAQYkD54C5tr9BD-lzjW2nIG6teP2UKeJxmJkdF-MdLfWlm-S25RXHwLmVyN23kppMcLZgZsa6lzbCdlTTKS1P-gt/s1600/Y%C4%B1lba%C5%9F%C4%B1+2014.jpg" height="185" width="320" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Bu yılbaşında evde olmayı tercih ettim, güzel yemekler yaptım, yedik içtik, tv seyrettik, çam ağacım oldu süsledik, ışıklarını yakıp seyrettik. Ama içkiyi fazla kaçırmışım ertesi günü fena hasta oldum, içim dışım çıktı, bir daha içmeye tövbe ettim ama yakında bu tövbeyi bozarım hiç merak etmeyin. Sigarayı bırakmaya çalışıyorum, epey azalttım, inşallah hiç içmeyeceğim. Sabah yürüyüşleri ve yemeğe dikkat ederek kiloyu korumaya çalışıp, hala on sene önce aldığım pantolonlara girmeye çalışıyorum.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Beklentileri azaltmayı hatta hepten yok etmeyi öğreniyorum, zor tabi ama yaşaya yaşaya öğreniyorsun. Yoksa beklentiler hiç karşılanmıyor, olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyorsun, epey zor oluyor ama anlayan kim. En önemlisi sağlık diyen anneanneleri her gün anmaya başladım, gerçekten gerisi fasa fiso. Arkadaşlık, akrabalık, kardeşlik, sevgili, dostluk, vefa, menfaatler, sevgi gibi kavramlar şekil değiştiriyor. Buna da galiba olgunlaşma diyorlar. Darısı herkesin başına. 2014 her bakımdan zor bir yıl olacağa benzer. Memleketin durumu, ekonomi, sosyal, siyasal, kültürel derken insanoğlu çok daha zor bir dönemece geldi sanırım. İnşallah kolayca atlatırız, inşallah hepsinin üstesinden geliriz. İnancımız sağlamsa, her şeyi, ben yapıyorum zannetmez sek, her şeyde Allah'ın varlığını bilirsek ve biz de oyuz, o da biziz aslında dersek ve akışına bırakırsak eğer, geçer, bunlar da geçer, neler geçme diki. Fotoğrafta yazdığı gibi hayat en güzel hediye, yaşamasını bilene.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c --><br />Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-24171857573133469152013-09-11T20:56:00.001+03:002013-09-11T20:56:26.135+03:00EYLÜL<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcPKQH8N4ThFqQ0GlrXpHNbou4HBXLI5HdL4ATcNB5TzYiO6ca0B7lkMCuP4RNdG5mYXFcYcaKmFkj2DoApKBIehQMN4HdFDim2xuZGrD-_HCjVsUx2zleyD54TJEJnGnPWwOu/s1600/Telefondan+Lumia.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcPKQH8N4ThFqQ0GlrXpHNbou4HBXLI5HdL4ATcNB5TzYiO6ca0B7lkMCuP4RNdG5mYXFcYcaKmFkj2DoApKBIehQMN4HdFDim2xuZGrD-_HCjVsUx2zleyD54TJEJnGnPWwOu/s320/Telefondan+Lumia.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bence yılın en güzel aylarından birisi Eylül ayı. Benim çok sevdiğim başka aylar da var ama bu Eylül her zaman hemen hemen aynı duyguları uyandırır bende. Yaz bitiyormuş gibi yapar ama bitmez aslında, hele buralarda Eylülde yaz hiç bitmez. Genelde çalışan insanlar Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında izin kullanıyorlar, yazlık evi olanlar da bu aylarda evlerine geliyorlar, çoluk çocuklu aileler daha çok bu aylarda deniz kenarlarına koşuyorlar. Bu yüzden Eylül de çalışanlar dönüyor, okul başlayacağı için okullu aileler dönüyor, buralar biz devamlı oturanlara kalıyor. Belki emekliler de, sıcağı sevmeyenler de, çocukları okula gitmeyenler de ve özellikle bu ayda tatil yapmayı tercih edenler de kalıyor ama azalıyoruz, hafifliyoruz. Yoksa öyle kalabalık öyle karışık öyle sıcak ve yorucu günler geçirdik ki, yaz mı yaşadık, savaş mı yaptık bilemedim. Zaten memlekette gündem yoğun, Haziran başından beri di-re-ni-yo-ruz, işler şirazesinden çıktı, rüzgar delirdi fırtına şeklinde esti, ha bugün ha yarın derken günler geçti. Şimdi ortalık biraz daha sakin, kalabalıklar gitti, güneş çok yakmıyor ama sıcak, rüzgar usul usul esiyor, denizde deli dalgalar durdu. Sabah yürüyüşleri bunalım halinde değil, günde 3 defa duş yapmıyoruz, böyle ılık ılık gidiyor sanki her şey.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">En güzeli meyveler, bayılırım meyve yemeye, her ay başka güzel bir meyve sofraları süsledi. Ama bu Eylülde o güzelim incirler, sarısı karası, renk renk çeşit çeşit üzümler, taze cevizler, mürdüm erikleri pazar tezgahlarına yayılınca ben de yayılıyorum. Hele kara incirin ortasına taze cevizi koyunca veya taze incir ile beyaz peynir yan yana ne güzel olur. Hayatta benim için yemek olmasa olur ama meyve olmasa olmaz kat'iyen. Afiyet olsun.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> </span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-43514117238370139622013-08-07T23:55:00.000+03:002013-08-07T23:55:26.632+03:00Tekne Gezisi<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisH-Fja3pZ03TUqHebycrg_eMFICv4KMTxqXlKhDlkqk5ZZnylx3N0gkv3f4OLlvmPlYC1g5dUyNkPKryY4BC2cBKbdhyphenhyphenPCA-C-zmIQqd__ARuRMg01EpuKcj0ip_rYkVrsZrn/s1600/Tekne+gezisi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisH-Fja3pZ03TUqHebycrg_eMFICv4KMTxqXlKhDlkqk5ZZnylx3N0gkv3f4OLlvmPlYC1g5dUyNkPKryY4BC2cBKbdhyphenhyphenPCA-C-zmIQqd__ARuRMg01EpuKcj0ip_rYkVrsZrn/s400/Tekne+gezisi.jpg" width="400" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Burası bir yarımada ve girintili çıkıntılı o kadar çok koyu var ki gez gez bitmez. Aynı zamanda gezdim öğrendim desen öğrenemezsin, veya çok yıllar alır hepsini görmek, gezmek, denizine girmek, oturup yemek yemek veya suyunu, çayını içmek. Bu sefer Bitez'den çıktık tekne ile, 12 kişilik, '50 lerin ' 60 ların müziklerini hafif hafif çalan, kapı gibi kaptanı ve çok becerikli miçosu olan gulet tekne. Doğru hemen önündeki küçük ada ve yalancı boğaz (doğru hatırlıyorum inşallah) denilen yere dümeni kırdık. Oradan Akyarlara doğru geçtik, sonra kıyı kıyı karaincir, kargı koyu, bağla, akvaryum, aspat koyları. Ne kadar güzel, ne berrak denizler, o ne renkler, yüzmeye doyamıyorsun, temiz, ılık, bazen soğuk, benim içeçeğim geliyor böyle sularda yüzerken. Teknedeki yemekler ayrı fasıl, zeytinyağlılar, körili tavuklar, bulgur pilavından salataya, biralar, çaylar, kahveler. Sabah 9.00 gibi çıktık, akşam 19.00 da döndük, doyamadık. Arkadaşlar güzel, sohbet, muhabbet, şakalar, tavlalar ve sıcak, güneş derken tadı damağımızda kaldı. Bir başka koydan bir başka geziye kadar.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-33352210580404280962013-08-07T22:52:00.000+03:002013-08-07T22:52:38.366+03:00İzmir<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkEbKlmueI6qdblKuJx61aJez9TwengN59pH_oZWPXO30c90P_ktXa0gXPLwYeOenrdgO8ZOYnMidBIZOBSB49VfiydjuczeurojR-z5uYiKmJUy2D9Rr37cG0qU_AtIb-KZZf/s1600/%C4%B0zmir+2013.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkEbKlmueI6qdblKuJx61aJez9TwengN59pH_oZWPXO30c90P_ktXa0gXPLwYeOenrdgO8ZOYnMidBIZOBSB49VfiydjuczeurojR-z5uYiKmJUy2D9Rr37cG0qU_AtIb-KZZf/s320/%C4%B0zmir+2013.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Uzun yıllar sonra ilk defa gittim. Bahardı, galiba Mayıs başı. Araba ile 3 saatte gidiyorsun buradan. Karşıyaka'da kaldık. Kaldığımız mahallenin adı Bahçelievler di....Biraz ötesi Alaylı, ne güzel bir yer, kocaman geniş caddeler, ağaçlar, bahçeli evler, tıpkı Ankara gibi. Ben çok benzettim, aynı Ankara Bahçelievler'dekiler gibi 4-5 katlı evler, balkonlu apartmanlar, sokaklar, parklar, yürüyerek rıhtıma iniyorsun vapur iskelesi, bu sefer Istanbul gibi oluyor, Bostancı, Suadiye gibi mesela. Karşıyaka'da çarşı denilen bir semt var aynı Beyoğlu İstiklal caddesi, iki yanı dükkanlar, restoranlar, mağazalar, gündüz trafik açık ama gece araba trafiğine kapatılıyor sadece yaya trafiği var, insan dolu, akıyor insan seli oluyor. O zaman bile çok sıcaktı, şimdi kimbilir nasıl oralar.Sonra vapura bindik Alsancak'a geçtik, harika bir kordon boyu var, nefis manzaralı harika evler, deniz kenarında sıralanıyor, hemen hemen hepsinin altı bar, cafe, restoran, önünde kocaman bir yeşil saha, sonra deniz kenarında yürüyüş yolu ve deniz, bayıldım ben. Gece harika bir restoranda yemek yedik ve son vapurla Karşıyaka'ya geçtik yine. Sahil şeridinin bir arka paraleli dar sokaklar ve eski evler, bazıları restore edilmiş, küçük lokantalar veya bazı derneklerin, kuluplerin lokali. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Ertesi gün Kordon semtine gittik, yıllar önce belki '80 lerin ilk yıllarında gitmiştim. Saat kulesi ve meydanı deniz kenarındaydı, şimdi sahili doldurmuşlar, yollar, viyadükler derken saat kulesi epey içeride kalmış. Yine denize paralel yollar çok güzel, heykeller, apartmanlar, yeni binalar derken çok değişmiş tanıyamadım. Ama vapurdan inerken daha belli oluyor Kordon Eminönü gibi biryer olmuş. Ben galiba Istanbul'u ve Ankara'yı çok özledim, her gittiğim yerleri oralara benzettim. Daha çok semti var ama 3 güne bu kadar sığdı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">İzmir'de daha ilk andan itibaren dikkatimi çeken insanları oldu. Nasıl kibar, nasıl güzel insanlar, dolmuş şoföründen bakkalına, cafedeki garsondan yoldaki vatandaşa kadar, bir yol soruyorsun bir adres soruyorsun veya birşey alıyorsun nasıl tarif ediyor, nasıl yardımcı oluyor ve nasıl davranıyor. Kızları çok güzel gerçekten dikkat çekici hanımlar. Genel havası, insanları, kordon boyları, yemekleri, adetleri, bayozu, sıcağı, keyfi derken İzmir'e bayıldım. Şimdi hep duam orada bir küçük ev alabilmek. Birgün kısmet olursa çok sevineceğim. Bugüne kadar neden keşefetmedim ve geç kaldığıma hayıflanıyorum. Ankaralıyım, memleketim başkadır, Istanbul'da 36 sene yaşadım, ikinci memleketim çok özlüyorum ama şimdi İzmir'liyim demek istiyorum. Orada yaşamak ayrıcalık bence, darısı başıma.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-70290886840721186932013-04-16T01:20:00.000+03:002013-04-16T01:20:52.946+03:00Mor Papatyalar<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguzXV7Nbp9YsOeI5UfWPllNT0bZhWh_riVupkCbk-OKoDtTECWdYSfmZAkcxgYenWGyhVNfjEfbeClsprVAkOKh5zoAJb-Emo62pqygmShHsVRASfvOp63A-Bmk574iOrmN-wJ/s1600/Mor+papatya.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="234" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguzXV7Nbp9YsOeI5UfWPllNT0bZhWh_riVupkCbk-OKoDtTECWdYSfmZAkcxgYenWGyhVNfjEfbeClsprVAkOKh5zoAJb-Emo62pqygmShHsVRASfvOp63A-Bmk574iOrmN-wJ/s320/Mor+papatya.jpg" width="320" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyI_X3QxzDUOIbnoCB2jp4cwC_NoJnGczhS_ODLpMeIf_5SSGj0nPN2LinRP4VpHizPC32IMknGnzq9v0vHkb-KFCroXVxAGoa_HS51uBLq3aH3tBHRs76yxV1E6KlSOd2FMDH/s1600/IMG_1065.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyI_X3QxzDUOIbnoCB2jp4cwC_NoJnGczhS_ODLpMeIf_5SSGj0nPN2LinRP4VpHizPC32IMknGnzq9v0vHkb-KFCroXVxAGoa_HS51uBLq3aH3tBHRs76yxV1E6KlSOd2FMDH/s1600/IMG_1065.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="133" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyI_X3QxzDUOIbnoCB2jp4cwC_NoJnGczhS_ODLpMeIf_5SSGj0nPN2LinRP4VpHizPC32IMknGnzq9v0vHkb-KFCroXVxAGoa_HS51uBLq3aH3tBHRs76yxV1E6KlSOd2FMDH/s200/IMG_1065.JPG" width="200" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjiMdGfG8Hj89GvexII0pXNHA9kt9t5Hdn10RJlpneANMUzN6uE-uqf0rtAnfwKIvMlVsB0ygoEYvmbcXTclSywGT7IwsnLwbo08Mduly_HX081DsJuDp77E04DhJw8o1AX6MA4/s1600/IMG_1063.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="133" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjiMdGfG8Hj89GvexII0pXNHA9kt9t5Hdn10RJlpneANMUzN6uE-uqf0rtAnfwKIvMlVsB0ygoEYvmbcXTclSywGT7IwsnLwbo08Mduly_HX081DsJuDp77E04DhJw8o1AX6MA4/s200/IMG_1063.JPG" width="200" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Hayatta mor renge ilgi duymadım, bir şey alırken bakmadım, ne giyimde ne eşyada, ne bir havluda bile bu rengi tercih etmedim. Bazıları da çok sever, giyer yakıştırır, pek güzel durur. Bazen özenirim, hangi tonunu bulsam da bana gitse de en azından </span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">bir mor tişörtüm olsa diye düşünürüm. Ama hiç olmadı bu gidişle de olmayacak. Ama doğaya bakınca, mor menekşelerin yanında yeşil yaprakları görünce, mor çiçeklerin çimenlerin arasındaki duruşlarını görünce özellikle de bu sene bu rengi sevmeye, daha çok ilgilenmeye başladım, hatta bayılıyorum diyebilirim. Ama en bayıldığım mor papatyalar. Geçen sene bir evin bahçe duvarından sarkan papatyaları görünce hayretler içinde kalmıştım. Beyaz papatya tamam, sarı tamam, turuncumsu papatyalar da tamam ama mor papatya nasıl oluyor diye bakakalmıştım. Bu sene zamanı geldi, bir saksıya dikmek üzere 3 tane aldım, uzunca saksılara diktim ve gittikçe büyüyüp çoğalıyorlar. Sulayınca, güneşi görünce nasıl açılıyor ve dikeliyorlar. Akşam güneş gidince sönüp kapanır gibi oluyorlar, ertesi sabah yine yeni baştan. Bayılıyorum bu papatyalara, bakalım ömürleri ne kadar. Geçtiğimiz hafta sonu hava çok ısınıp, nefis bir güneş çıkınca ben de balkon açılımı yaptım, masa ve sandalyelerin yanında çiçekler dekorasyona yardımcı oluyorlar. Bütün bir kış ölmeyen sardunyalarım nasıl çoştular, maşallah diyeyim. Begonviller yapraklandılar ama çiçekler henüz çıkmadı, bu yüzden mor papatyalar baş köşeye yerleştiler. Bu sıralar balkonda onların krallığı hüküm sürüyor.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-29573773080240234422013-04-16T00:59:00.001+03:002013-04-16T01:28:20.569+03:00Pembe - Beyaz Yaseminler<div class="" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5U2KRRr2M3SugyI56giWvAYkr-QMaGYEy3Y0FwBRzS5m6nm54XRhNXQIlxrY9UlptWLUjg2Zi9DeFrG9MDDrvHzkv-5x4L9UUMGfbtKV2PAs-GjgAAd0P95usVbix9WG9RLaR/s1600/Bahar+%C3%A7i%C3%A7ekleri+2013-004.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="183" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5U2KRRr2M3SugyI56giWvAYkr-QMaGYEy3Y0FwBRzS5m6nm54XRhNXQIlxrY9UlptWLUjg2Zi9DeFrG9MDDrvHzkv-5x4L9UUMGfbtKV2PAs-GjgAAd0P95usVbix9WG9RLaR/s320/Bahar+%C3%A7i%C3%A7ekleri+2013-004.jpg" width="320" /></a></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8rxdsIRKmg5lme6YIgfrEPfd2oIuD0__wcx5X1AWryVcZSRHjeJJDC5UgZKEo7PyLsZhFDsnI4r7dBCYkk7Dd9hKifDi1PPGZbFxjc8wXIcZNQnKdlX8OYP4uUOqGB8SgxRY0/s1600/Bahar+%C3%A7i%C3%A7ekleri+2013-001.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8rxdsIRKmg5lme6YIgfrEPfd2oIuD0__wcx5X1AWryVcZSRHjeJJDC5UgZKEo7PyLsZhFDsnI4r7dBCYkk7Dd9hKifDi1PPGZbFxjc8wXIcZNQnKdlX8OYP4uUOqGB8SgxRY0/s320/Bahar+%C3%A7i%C3%A7ekleri+2013-001.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bunlar da nefis kokulu yaseminler, yollarda, bahçelerde ve benim balkonumda açıyorlar ama balkondaki ağır gidiyor, yollarda gördüklerimi her geçişte kokluyorum, konuşuyorum, onlara bakıyorum, sabahları içim açılıyor. Doğa bu zamanlar ne kadar zengin, ne kadar güzel ve ne kadar cömert. Her köşeden ayrı bir renk, ayrı bir koku, ayrı bir güzellik önüme çıkıyor, yerlerdeki papatyaları ve gelincikleri saymıyorum bile. Bir de adını bilmediğim mor çiçekler var, yaprakları çizgili gibi harika bir şey hepsinin duruşları ayrı güzel. Haftada bir masanın üzerine de bir buket yapıyorum sarı, beyaz papatya, gelincikler ve mor çiçekler. Bahar ne güzel şey. Doğanın uyanışı, havanın ısınışı, insanların içinin açılması, kuşların şarkıları. Bir bütün olmanın daha çok içine gelmesi, durup düşündüğün zaman aklının almaması, tüm bu güzelliklerin senin içinde uyandırdığı hisler, yenilenmek, içini, dışını temizlemek, arınmak, boşaltmak, hataları silmek, yeni bir sayfa açma isteği, birikmiş, eskimiş, bozulmuş ne varsa hepsini atıp, yeni ve yeniden taze şeylere yer açmak. Böyle bir durumlar var bu sıralar işte. Bahar başına vurdu derler ya hani....</span></div>
<br />
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-15384229051817816252013-04-16T00:44:00.002+03:002013-04-16T00:44:47.531+03:00Mandalinalar çiçek açtı<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPgWXguGQD52i3arcIEyYmDTToGB44Yk-MdF1QyrEzIHMYbxXkEeuGH69_ZG_ircR2omkFdrLEgPNH7MMBDJjxpocgrgeB7Lcm8sD_EJuggPACvKcAyfT71BL_rk3K3O0B_ayZ/s1600/Mor+papatya-001.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="203" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPgWXguGQD52i3arcIEyYmDTToGB44Yk-MdF1QyrEzIHMYbxXkEeuGH69_ZG_ircR2omkFdrLEgPNH7MMBDJjxpocgrgeB7Lcm8sD_EJuggPACvKcAyfT71BL_rk3K3O0B_ayZ/s320/Mor+papatya-001.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Daha bu ay başına kadar belki de hala bile mandalina ağaçlarının üzerinde hala tek tük mandalinalar var. Ama güneş açtıkça, havalar ısındıkça ağaçlar çiçek açmaya başladı, beyaz beyaz harika çiçekler. Yolda geçerken önceleri anlamadım ne kokuyor böyle diye, sonra farkettim onları baygın baygın, buram buram kokuyorlar, nasıl güzeller anlatamam. 11 ay oldu, gelecek ay sonu tam 12 aydır burada yaşıyor olacağım. Yani mandalinaların her mevsimini görmüş olacağım. Yeşil beyaz manzara harika.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-34134215214644690242013-04-16T00:35:00.000+03:002013-04-16T00:35:38.963+03:00Kıbrıs Akasyası<div class="" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVJ6XlTsR8B4P2GIfg_2NtjZVhdBGtB1d7-lmwvTa4OD5KCkLrQuKjEtNSVgLEv7cOho1DYm9FH68ffgJo74-9XWanxX4jkDSE1AFlHvC2MJ4BQaFcnc5QDwNjvoofqDZ9vwtM/s1600/Bahar+%C3%A7i%C3%A7ekleri+2013-003.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVJ6XlTsR8B4P2GIfg_2NtjZVhdBGtB1d7-lmwvTa4OD5KCkLrQuKjEtNSVgLEv7cOho1DYm9FH68ffgJo74-9XWanxX4jkDSE1AFlHvC2MJ4BQaFcnc5QDwNjvoofqDZ9vwtM/s1600/Bahar+%C3%A7i%C3%A7ekleri+2013-003.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVJ6XlTsR8B4P2GIfg_2NtjZVhdBGtB1d7-lmwvTa4OD5KCkLrQuKjEtNSVgLEv7cOho1DYm9FH68ffgJo74-9XWanxX4jkDSE1AFlHvC2MJ4BQaFcnc5QDwNjvoofqDZ9vwtM/s320/Bahar+%C3%A7i%C3%A7ekleri+2013-003.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Buralarda bu ağaçlara Kıbrıs Akasyası diyorlarmış, Nisanın başlarında sardı her bir yanı, sarı sarı fışkırıyor sanki, o kadar hoşuma gitti ki, Istanbul'un mimozalarını hatırlattı bana. Bunlar mimozalar gibi kokmuyorlar sadece duruşları çok güzel, ağaçlar salkım salkım dökülüyor. Ama bir güneş açtı sıcak, bir kapattı soğuk, fırtına derken bunlar solmaya başladı. Belki de mevsimi bu kadar 15 gün sonra bitecek. Seyretmesi çok hoş.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-63146314321901079702013-03-19T18:02:00.002+02:002013-03-19T18:02:32.835+02:00Antibiyotikler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNuMp4zDsXIkqs5uR74LWDT1egJ9HwiRJ2QPyTxsF38faPFJ7WT0G3Lc7_wkGff7nh4sEhCBrDHrerr1T3qu0u5OxYjJ-PMGhQvEz6ri9ca0Frd72m0kO5vYvOjsFp_qxtPYpd/s1600/antibiyotik.jpg.hmedium.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="112" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNuMp4zDsXIkqs5uR74LWDT1egJ9HwiRJ2QPyTxsF38faPFJ7WT0G3Lc7_wkGff7nh4sEhCBrDHrerr1T3qu0u5OxYjJ-PMGhQvEz6ri9ca0Frd72m0kO5vYvOjsFp_qxtPYpd/s200/antibiyotik.jpg.hmedium.jpg" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Şubatın son günleri hafif boğazım ağırmaya başladı. Soğuk mu içtim, dolaptan birşey mi yedim neler oluyor derken ağrılar artmaya başlayınca bu gidiş iyi değil daha fazla beter olmadan, kırıklık da başladı deyip sağlık ocağı doktorunun verdiği antibiyotikleri bir kutu (7 adet) içtim. 1-2 günlük iyilik oldu tamam atlattım derken ben tekrar boğaz ağrısı ve bu sefer sıtmaya tutulmuş gibi titreyerek günler yaşamaya başladım ve tekrar doktora gidip bu ilaç bana yaramadı benim boğazım geçmiyor ne yapalım dedim, bu sefer başka marka antibiyotikleri verdi (ayrıca 7 tane) soğuk ve sıcak içme bunları kullan, vücut kırıklığı için de şu ilacı al yat dedi. Bir hafta daha bunları içmeye devam etmeye doğru giderken bendeki titreme olağanüstü boyutlara geldi kaç hırka, kaç çorap, kaç battaniyeye sarıldıysam da para etmiyor, gece gündüz titriyorum. Boğazım kapanacak neredeyse su veya çorbadan başka birşey geçmiyor ve halsizlikten kolumu kıpırdatamıyorum. 3 gün sonra bu ilaçlar bana birşey yapmıyor, bende başka bir şey var deyip, daha önce gittiğim başka bir doktoru eve çağırdık Benim boğazımı görünce korkan doktor ağır bir vakasınız, ateş çok çıkıyor ama bu ilaçlarla bastırıyorsunuz onun için iğne tedavisine başlıyalım, haplarla olmayacak bu dedi ve 1 gr lık antibiyotik iğnelerinden bir sabah bir akşam olmaya başladım. 6 tane iğneyi olduğumun sabahı ben bir titreme bir üşüme bir terleme, sular içinde kalma nöbetleri şeklinde baygın bir halde, iyileşemiyorum ve dayanacak gücüm kalmadı artık ambulans çağırıp beni hastaneye götür diyebilmişim. Bir yandan da öksürmekten çiğerlerim parçalanıyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hep yolda görünce veya arabada giderken arkama gelince elimin ayağımın birbirine dolandığı ve içindeki hastaya dua ederek Allahım hemen yetişsin diye korkuyla baktığım ambulansda ben gidiyordum bu sefer. Çok garip bir his, hem kötü hissediyorsun, hem sireni çaldıkça bu ben miyim başkası mı oluyorsun, hem de çok fenayım biran önce yetiştir beni diyorsun. Zaten ateş ve fenalıktan elimi oynatamıyorum. Neyse hastaneye geldik acile yattık, doktora ilaçları ve ne zamandır neler yaptığımı zar zor anlattım. Boğazımı gören doktor fena yapmışsın, bu virüs, antibiyotik içmene gerek yok, içeceksen de kültür yaptırman lazımdı. Bu ilaçlar sana iyi gelmek şöyle dursun, daha da beteri boğaz florasını yok etmiş, açık yara halindesin, bağışıklık sistemin yok olmuş bakalım neler yaparız dedi. Serum bağlandı, ateş düşürücü iğne yapıldı, boğazımdan kültür alındı, çiğer röntgeni çekildi ve ben birazcık olsun daha emin ellerdeyim ve iyileşeceğim hisleri ile baygın uyumaya çalıştım. O akşam hastanede kaldım gereken tetkikler, tansiyon, ateş ayarlamaları ve içmem gereken ilaçlar eşliğinde ertesi gün eve çıktım. Bugün bu hastalık başlayalı ve tam olarak iyileşmeyeli 20 gün hastaneden çıkalı bir hafta oldu. Çok şükür ateşim düştü, boğazımın şişleri geçti ama tam manasıyla acımıyor diyemiyorum, öksürük alerjik reaksiyon şeklinde nöbetleşe gelip gidiyor. Boğazımdan katı yiyecek geçmeye başladı ve titremeden oturabiliyorum. Ama çok güçsüzüm, iki adım atınca yoruluyorum, bu sabah gazete almaya gittim dönene kadar akla karayı seçtim, yollarda bayılıp düşeceğim diye korktum. Dün hastaneye kontrola gitmiştik, doktor daha 3 haftan var dikkat et ancak geçecek dedi. Basit bir virüsün yaptığı ve iyileşeceğim diye içtiğim antibiyotiklerin beni getirdiği duruma bakın, bundan böyle Allah muhtaç etmesin ama kattiyen antibiyotik içmem, boğazıma gerekirse de kültür yapmadan kattiyen almam, kulaklara küpe olsun. Benim gibi bu işleri okuyan, anlayan dinleyen birisi bile doktor kurbanı oldu, üç günlük iş uzadı 23 gün oldu neredeyse. Yine de çok şükür diyorum, daha da iyi olacağım günleri bekliyorum. Her sene bahar çarpardı beni, bu sene bu epstein virüsü çarptı fena halde. Aman dikkat aman aman.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-20761139876517921442013-03-19T17:07:00.001+02:002013-03-19T17:07:36.682+02:00Papatyalar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlkac22hwwPE7-0eswmuq1k0XOFEiOHjW50mFsYUJJlAhJrOex1GgnYNfZqQVia7LPgXiYiuci1JWQyHXtVl3JOyQavY5SA0zOin3GWY6buK1oa0P3S6twwKrESh0UnYn1Xu4y/s1600/mor.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="149" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlkac22hwwPE7-0eswmuq1k0XOFEiOHjW50mFsYUJJlAhJrOex1GgnYNfZqQVia7LPgXiYiuci1JWQyHXtVl3JOyQavY5SA0zOin3GWY6buK1oa0P3S6twwKrESh0UnYn1Xu4y/s200/mor.jpg" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8UCFR1OY5X2yKthURq85MvcViU9B5_qqCkkcCOakHsXD5tupf3rGv888mdga_sbbmZ66sZEbtAzCAAFiT_p-RG7lQJB3rLtpoj77tn50UM8CMGjOuXR2t10jkH26DMTbRytGk/s1600/Kedim+ve+papatyalar.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="126" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8UCFR1OY5X2yKthURq85MvcViU9B5_qqCkkcCOakHsXD5tupf3rGv888mdga_sbbmZ66sZEbtAzCAAFiT_p-RG7lQJB3rLtpoj77tn50UM8CMGjOuXR2t10jkH26DMTbRytGk/s200/Kedim+ve+papatyalar.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bence dünyanın en mütevazi, en güzel ve en gösterişli çiçeği papatyalar. Hem renk renk oluşları, hem duruşları, hem de insanda uyandırdığı duygular bakımından çok güzeller. Bugünlerde yollar, dağlar bayırlar bunlarla dolu. Beyaz ve sarı renklileri, hafif turuncumsu olanlar ve mor papatyalar. Mor olanlarına burada rastladım ilk defa, geçen sene bahçelerde görünce nasıl bir renk bunlar olmaz böyle şey demiştim. Diğer renkleri her yerde görüyoruz buluyoruz zaten. Istanbul'da yaşarken de sokakdaki çiçekcilerden birer demet alıp evde vazoya koyunca nasıl içim açılırdı. Şimdi de sabah yürüyüşlerde topladıklarımı getiriyorum eve. Mor olanlar daha seyrek bulunuyor, onlar öyle her önünüze gelen yerde açmıyorlar, özel olarak dikmek lazım. İnşallah bu hafta pazarda varsa alıp bahçeye veya balkonda saksıya ekeceğim mor papatyalarımı. Doğa, çiçekler, ağaçlar olmasaydı ne yapardık acaba. Hele deniz, güneş olmasa ben ne yaparım.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-27408696010176488092013-03-19T16:54:00.000+02:002013-03-19T16:54:11.070+02:00Sokak kedisi Bıdık<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIr5eAvzCMKslkP6dRbjvpO8Y1LTlryunsG2F5hnoEHaQ4jLOqa4rv89kFB_o4kl0CAH7gvTLGL3rV0OEkbhuhGy3e3tXfo06aHUfu84473s8PWY4Guegu7TvSpy_r4CkzkA5S/s1600/Kedim+ve+papatyalar-001.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIr5eAvzCMKslkP6dRbjvpO8Y1LTlryunsG2F5hnoEHaQ4jLOqa4rv89kFB_o4kl0CAH7gvTLGL3rV0OEkbhuhGy3e3tXfo06aHUfu84473s8PWY4Guegu7TvSpy_r4CkzkA5S/s200/Kedim+ve+papatyalar-001.jpg" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Daha önce yazmıştım, arkadaşımın evinin bahçesinde çok sevdiğim ve nüfusuma geçirdiğim kedim Bal ile ilgili duygularımı. Nasıl sonradan kedi sever olduğumu, elime alamıyorum ama ucundan ucundan sevdiğimi, aşı, mama gibi şeyleri harfi harfine yaptığımızı, sabah akşam geldiğini, akşamları evin içine alıp ayağımızın dibinde yatışını, sürünüşünü, memnuniyetten çıkardığı mır mır seslerini, beni benden aldığını anlatmıştım. Ama kedilerin nankör olduklarını unutuyor insan işte. Bizim kedi Bal daha şubat başında kayıplara karıştı. Eeee mart geliyor normaldir dediler, öyle gider etrafta zamparalık yaparlar, dolanırlar, stress atarlar sonra gelirlermiş. Mart bitiyor daha ortalıkta görünen yok. Bu arada geçen yaz benim evin altındaki komşuların daha bir haftalık bebek olarak getirdiği, bahçeye bıraktıkları ve dört kardeşten üçünün 2-3 ay içinde yok olduğu sadece geriye bunun kaldığı bir kedi maceram daha var. Hiç tipim olmayan, kafamı çevirip bakmayacağım tip ve renkte bu kedi kendi kendine ortalıkta gezindi, alt komşum gelip gittikçe ona mama bıraktı. Ben de kedi sevmeye başlayan yeni heves bir tip olarak hadi yazıktır bebektir, ben de buna iki lokma vereyim, suyunu koyayım demeye başladım. Çok konuşkan beni görünce bir mırlama bir miyavlama, birşeyler anlatmaya başlıyor, ben de ona aynı seslerle cevap verip bir sohbettir tutturuyoruz. Merdivenleri çıkıyor peşimden kapı aralığından içeri dalıyor halının üzerinde kıvrım kıvrım haller, konuşmalar, neyse söz dinliyor ve sonra dışarı çıkıyor. Adını Bıdık koydum, Bal kedim kayıplara karışınca bunda teselli bulmaya başladım. Aslında mevsim icabı bu da etrafa açılım yaptı, her gün muntazam gelen kedi bir hafta on gün yok oluyor, sonra tekrar çıkıyor ortaya, nereye gider neler yapar hiç anlamıyorum. Neyse ki evin yolunu buluyor ve aynı atiklikle merdivenleri çıkıp kapı önünde serenada başlıyor. Ben de mama, parazit aşıları ile idare ediyorum, diğeri gibi nüfus kağıdını çıkartamayacağım ama bakıyorum işte. İki gün sonra bu da satar beni, çok bağlanmamak lazım. Eh evin içine de alamayacağıma göre bu kadar muhabbet yeter. Ama çok alem bu hayvanlar, dakikalarca seyrettiriyorlar kendilerini, hele beni sev okşa halleri, sırnaşmaları yok mu, oyunlar yapmaları. Mesela bu Bıdık paspas püskülü ile deliriyor, kapının önünü paspas yapmam gerektiği zaman görmeniz lazım neler oluyor. Kaşla göz arası ancak bu kadar fotosunu çekebildim. Yazın bir yaşında olacak Bıdık bey.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-33374917652373293632013-03-19T16:31:00.000+02:002013-03-19T16:31:03.957+02:00Orkide<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKyl6BuygOMlhaI1KQuUW452LJ2xb7I9lS3_TpG1JrNmC_8LElBS1jcJZe14uNNt_jfYdiAOxcIH6wrt2EQp04Rs_Q7Wy8hvuOMgoEe9ZAo-i86Ow7bRUEKWpqftl5amDOtMsm/s1600/Orkide.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="139" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKyl6BuygOMlhaI1KQuUW452LJ2xb7I9lS3_TpG1JrNmC_8LElBS1jcJZe14uNNt_jfYdiAOxcIH6wrt2EQp04Rs_Q7Wy8hvuOMgoEe9ZAo-i86Ow7bRUEKWpqftl5amDOtMsm/s200/Orkide.jpg" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Yan evdeki komşum 2 aylığına Istanbul'a gitti, giderken de hepsi açmamış, tomurcuklarla dolu, bu harika çiçeği bakmam için bana bıraktı. Hayatımda ilk defa orkide baktım. Güneş sever dedi, pencere kenarına koydum, 3 günde bir alttan sulayacaksın dedi, yaptım, ayrıca müzik dinlettim, onunla konuştum, iltifat ettim, fotografını çektim, lütfen sakın bozulma, sakın küsme, komşum gelince seni görünce bayılsın, benim ufak orkidem nasıl böyle büyüdü güzelleşti desin dedim. Valla beni utandırmadı, büyüdü, açıldı serpildi, çok güzel oldu. Komşum döndü geldi, çiçeğini görünce çok şaşırdı hem de çok memnun oldu, bizde vedalaştık bu güzeller güzeli orkide ile. Çok zarif bir çiçek, bir gün benim de olacak inşallah.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-4010793367010548042013-03-19T16:23:00.000+02:002013-03-19T16:23:25.424+02:00Baharlar Açtı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIrBKKEvfOA6NIGzdkGrrM3PDlPr6x5xXMbdpEOTqds3MyBAlSmkiFRcIZCoAGeTbEaa4UINd1bL1pqziRdDwtKsCbG2X-LY4eTtE8f2qPw8aqzOBFjfDyOAfi_y7YTuLixLis/s1600/Kedim+ve+papatyalar-002.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIrBKKEvfOA6NIGzdkGrrM3PDlPr6x5xXMbdpEOTqds3MyBAlSmkiFRcIZCoAGeTbEaa4UINd1bL1pqziRdDwtKsCbG2X-LY4eTtE8f2qPw8aqzOBFjfDyOAfi_y7YTuLixLis/s200/Kedim+ve+papatyalar-002.jpg" width="173" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Havalar ısınıyor, güneş daha çok gözükmeye başladı, gerçi buranın sağı solu hiç belli olmuyor ama çevreye bakınca insanın içi gülüyor, hele yeşillikler ve aralarındaki renkler çok güzel bir manzara oluşturuyor. Epey günler geçti yazamadım, burayla ilgilenemedim, bir sürü şey birikti, iz bıraktı, bazıları kolayca geçti, bazıları çok zor geçti. Yağmurlar fırtınalar oluştu, yolları su bastı, daha üç gün önce lodos fırtınası balkondaki koca dolabı devirdi, içindeki kuru erzaklarım, kavanozlarım ve daha bir sürü şey tuz buz oldu, mercimekler fasulyeler ortalığa saçıldı, bir dolu şey parçalandı gitti. Ben şaşkınlıktan bakakaldım, balkonun tenteleri söküldü uçtu, güzelim çiçeklerim devrildi, sardunyalarımın kırmızı çiçekleri yolundu. Hepsi 3-4 saat içinde oldu bitti. Geriye savaştan çıkma bir balkon ve şaşkınlıktan ağzı açık ben kaldık. Burası da böyleymiş işte, yaşayarak öğreniyoruz. Bakalım daha neler göreceğiz. Ama bahar dallarını seyretmek çok güzel, şimdilerde yeşil yapraklara dönüştüler, bu fotoyu şubat ortalarında çekmiştim.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-66310859632992567732013-01-06T22:17:00.000+02:002013-01-06T22:17:49.574+02:00MOZAİK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5NC7xk1VXs_m2r2LGNuOvE2wOmz_QWt1Vspze0O2_5uEGhPPoVPuFpaDWgm40hcbeA-FWHzOQIwMRA2d_nttJebjovCBo42TpOeOn_dayYMJSDXbRQBkouJdqvBV7PqKuYM1y/s1600/Mozaik.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5NC7xk1VXs_m2r2LGNuOvE2wOmz_QWt1Vspze0O2_5uEGhPPoVPuFpaDWgm40hcbeA-FWHzOQIwMRA2d_nttJebjovCBo42TpOeOn_dayYMJSDXbRQBkouJdqvBV7PqKuYM1y/s200/Mozaik.jpg" width="200" /></a></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0-tGrvr6MEc-BwFHy6KOXWIpZkV8Xywie9n6ai2Ji0_n45AxSWGMku9tzuDbAT5sizznC90ezRmAmxl1Fjxox9ieLH1Uw6ttqtfwTctkVGCJ0cTf5oa2PKrA1OdgvmII6C1mi/s1600/IMG_1016.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0-tGrvr6MEc-BwFHy6KOXWIpZkV8Xywie9n6ai2Ji0_n45AxSWGMku9tzuDbAT5sizznC90ezRmAmxl1Fjxox9ieLH1Uw6ttqtfwTctkVGCJ0cTf5oa2PKrA1OdgvmII6C1mi/s200/IMG_1016.JPG" width="161" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;">Bu senenin ilk yazısını mozaik üzerine yazmak istedim. Buradaki ilk kursum, kasım ayından beri çok şeyler öğreniyoruz, uyguluyoruz ve her zamanki gibi sene sonu sergisine hazırlanıyoruz. Mozaik evvelden beri merak ettiğim bir konuydu. İlk okulda renkli kağıtları keserek yapardık, elişi kağıdı mı ne derlerdi. Kare kare kesip yapıştırmak, küçücük parmaklarımız ile hayli zor olurdu ama rengarenk neşeli bir dünya hala gözümün önünde. Şimdi burada mozaik taşlarını kesiyoruz yapıştırıyoruz, bir sürü renk var, bir sürü alet var, elmas uçlu bıçak ile cam kesmeyi, ayna kesmeyi öğrendik, kumlama yaptık. Sonra doğal taşlarla çalışacağız. Elimde renk renk cam taşlar, deniz kenarından toplama doğal taşlar, düğmeler, boncuklar ve daha bir sürü şeyler var. Ahşap üzerine, saksı üzerine ve daha bir sürü materyal üzerine mozaik yapmasını öğreniyoruz. Dekupaj tekniği, file üzerine çalışma, kanaviçe gibi çeşitli uygulamalar yapıyoruz. Bayağı zahmetli, bayağı meşgul edici, bayağı masraflı ve bi o kadar da zevkli bir uğraş. Yapıştırıcı, boya, derz derken bazen inşaat işçisi gibiyiz. Yaratıcılık, desen meydana getirmek, sabırla ufacık taşları yerleştirmek, renk seçimi, çizimler derken velhasıl beni yine benden alan bir uğraş. Çok hoşuma gidiyor, bana iyi geliyor. İnşallah daha büyük panolar şeklinde çalışmak nasip olur. Şimdilik ufak parçalardan gidiyorum. Hani şöyle ev duvarı, bahçe yolu gibi projeleriniz varsa bekleyin havalar ısınınca size yaparım.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5NC7xk1VXs_m2r2LGNuOvE2wOmz_QWt1Vspze0O2_5uEGhPPoVPuFpaDWgm40hcbeA-FWHzOQIwMRA2d_nttJebjovCBo42TpOeOn_dayYMJSDXbRQBkouJdqvBV7PqKuYM1y/s1600/Mozaik.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-20227311746903101582012-12-31T17:43:00.000+02:002012-12-31T17:43:28.547+02:00Hoşçakal 2012<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeGB1yQ9EPOVMSN-WjyiVz2w83yrtbb1EYoiguV4JDEnBqp0NMJcCVjuHCqqn7TwT-_bufq64N1AzBZ9izB3_DPnydteO-2ptA19bXjtSfhbQeVkXhPdOvYWfQPoxgZUePvXMU/s1600/Ya%C4%9Fmur-002.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeGB1yQ9EPOVMSN-WjyiVz2w83yrtbb1EYoiguV4JDEnBqp0NMJcCVjuHCqqn7TwT-_bufq64N1AzBZ9izB3_DPnydteO-2ptA19bXjtSfhbQeVkXhPdOvYWfQPoxgZUePvXMU/s200/Ya%C4%9Fmur-002.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Bu sene benim için pek hareketli geçti, hatta dolu dolu diyeceğim. Geçen sene sonundaki safra kesesi ameliyatından yeni çıkmıştım, midemde birşeyler falan derken yılbaşı gecesi evde oturup tv ye takılmıştım, kendi güzel yemeklerimi yemiştim. yeni yıldan dileklerimi yazmıştım. Sonra kar kış, soğuk derken eski evimde ısınma sorunları, doğalgaz masrafları, can sıkıntısı giderek bunalıma girmekten son anda çarkedip ebru sergim için hazırlanmaya başlamıştım. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Martta CKM de ebru sergisi açtım, bu olay beni gökten bir çuval para düşmüşcesine sevindirdi, acaip süpriz oldu ve kendi çapımda bir mucize gerçekleştirdim. Çok başarılı geçti, yeni insanlar tanıdım, yeni arkadaşlıklara yol açtı. Sonra radikal bir karar aldım ve artık ev, ortam, hatta şehir değiştirmeye karar verdim. Koli yapmaya başlayıp Mayıs sonu buralara taşındım. Yeni ev, yeni şehir, yeni hava, yeni çevre, yeni arkadaşlar derken yaz, sonbahar bir çırpıda geçti gitti. Şimdi jeton düşmeye başladı ve neler yaptığıma kendim bile şaşıyorum. Aferim bana, ne iyi etmişim, şimdi yine küçük şirin bir evim var, hep yanımda olan birisi var, önümde mandalina ağaçları, ileride deniz var. Elimi uzatsam dağlar, bacağımı uzatsam sular, ılık hava, güneş var. Yeni yerler keşfetmek var, her an bir şey öğrenmek var, daha fazla sabır etmek var, bazen kendi başına kalıp düşünmek, bazen kalabalığa karışmak var. Ama daha az soğuk var, daha çok insan var. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">İnekten sağıldıktan bir saat sonra eve gelen süt var, dün tavukta bugün bende yumurtalar var, her an her yerde balık var, pazarda otlar, pastahanede otlu börekler, poğaçalar var, dolayısiyle bende kilolar var. Acaip yağmurlar var, öyle böyle değil fırtınalar var. Hala balkonda sardunyalar var, kırmızı pembe açıyorlar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Çok şükür Allahım, çok teşekkürler, bugünleri de gördüm. Bugün hava sıcaklığı 17-18 derece idi, balkonda güneşte kemiklerimi ısıttım, şimdi hazırlanacağım ve yılbaşı gecesi için çıkacağız. Güle güle 2012 bana hem zor hem iyi geldin, uzun zaman anacağım hatıralar yaşattın, bana çoookkk şey kattın, inşallah bu günleri aramam, daha güzellerini yaşarım.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-4355339228375551562012-12-01T20:43:00.000+02:002012-12-01T20:43:09.352+02:00Lodos<br />
<div style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;">
<img height="127" src="http://images.habervitrini.com/galeri/org/v32tfg0c2518.jpg" width="200" /></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ankara'dan İstanbul'a taşındığımız zaman, tatillerde yazdan yaza geldiğimiz zaman haşır neşir olduğumuz, sonra uzun aylar boyunca hasretini çektiğim denizi her an görmek, kıyısına gitmek artık çok kolaylaşmıştı. Erenköy 'de oturuyorduk ve evden Bağdat caddesine kadar yürümek oradan da denizin dibine kadar gitmek çok basit idi. Şimdiki gibi sahil doldurulmamıştı, caddeden denize doğru yürüdün mü birkaç çıkmaz sokak vardı orada denize ayağını sokardın neredeyse. Bazı sokakların sonunda salaş çay bahçeleri vardı, denizin dibinde oturup su akar deli bakar misali denizi seyrederdim. O zamanlar rüzgarlarla da yakinen tanışma fırsatım olmuştu, hangi yönden esene ne ad verilir, öyle eserse deniz nasıl olur, hava nasıl olur gibi bilgileri öğrenmeye başlamıştım. Ankara'da esmeyen rüzgarlar eserdi deniz memleketinde. Lodos gibi mesela, sahile vuran dalgaları seyretmek çok hoşuma giderdi, hem azıcık ürkerdim hem de bayılırdım. Lodos estiğini hissedince kız kardeşimle beraber çay bahçesine koşar, denizi, dalgaları yakından seyretmeye dalardık. Tam kara ikliminden gelme denize hasret kızlardık Sonraları işe başlayınca lodos yüzünden işlemeyen vapurlar sayesinde işe gidemediğim günler oldu. Daha daha sonra lodosu çok sevmemeye başladım çünkü her seferinde migrenim tutuyor acaip baş ağrısı çekiyordum. Migrenim tutunca da dünyam kararıyordu bir de lodos havalarda sarhoş gibi bir tuhaf haller oluyordum. Hani Orhan Veli "beni bu havalar mahvetti" diyordu ya, beni de lodos mahvetmişti, bu rüzgar bünyeye yabancı, uyum sağlamam epey uzun sürdü. Şimdi burada yine lodos fırtınası yaşıyoruz. Saatte 70 - 80 km esiyormuş ama biz kuzeyde olduğumuz için deniz kenarına gidince kabaran dalgaları göremiyoruz, aksine deniz dümdüz ve çok sakin, sadece karada hava feci esiyor, ağaçlar, çiçekler yerlere yatıyor, benim balkondaki sandalye, saksı gibi şeyler uçuyor. Sabah gazete almaya giderken bir ara sürüklendim sanki ama sıcaklık 20 derece. Neyse migren hafif geçiyor, kendimi değişik şeylerle oyalıyorum. Yarın feci sağanak geliyormuş, sulanacağız, hadi bakalım hayırlısı. </span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-15073723382196373082012-12-01T19:35:00.002+02:002012-12-01T19:35:45.703+02:00Zeki Müren Müzesi<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Doğduğumdan beri hayatımızda olan, annemin çok severek hem sahnede hem plaklarında, radyoda dinlediği, ailece sesine bayıldığımız, benim de büyüdükçe Türk Sanat Müziğini sevmeye başladıkça fark ettiğim, şarkı sözlerini tane tane söylediği için dinlerken anladığım ve hatta bazı bestelerine halâ aşık olduğum, hayattaki duruşunu çok sonraları anladığım, gerçekten büyük sanatçı olduğunu bir kere daha gözlemlediğim Zeki Müren'in Bodrum'daki müzeye dönüştürülen evini gezmeye gittik. Evin konumu, manzarası yeri şahane. Ne çok isterdim onunla komşu olmayı evine ziyarete gitmeyi, terasında oturup karşılıklı kahve içmeyi. Kocaman bir ev, iki katlı, ferah geniş odalar, antre, mutfak, bahçe, balkon derken harika bir ev. Bütün odalar, bazıları bu evinde yaşarken kullandığı, bazıları İstanbul'daki evinden getirilmiş eşyalarla döşeli, çoğu şey onun bıraktığı gibi muhafaza edilmiş. Kostümleri, ayakkabıları, takıları, özel eşyaları camlı dolaplarda sergileniyor, ev eşyaları benim çocukluk, genç kızlık dönemlerinden kalma (Ankara günlerimi anımsattı), sanki zamanda yolculuğa çıkıyorsunuz. Bütün ihtişamlı hayatına rağmen ne kadar mütevazi, ne kadar sade eşyalar. Çok havalı Buick marka otomobili de bahçedeki camekanlı garajda sergileniyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNdcXnf0rfbf8s2g0sjOu3QK5uYQ5cb93wH3YO8N3fKanj3SIYA76NC97riZiYQlrWwdwiv87kR66UQmPYa8TyniubgfG_xEAqa2NW2ZeV_S702YGFb0w1a-60OSsPxOCYmldk/s1600/zeki+muren+ve+bodrum+gunu.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="138" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNdcXnf0rfbf8s2g0sjOu3QK5uYQ5cb93wH3YO8N3fKanj3SIYA76NC97riZiYQlrWwdwiv87kR66UQmPYa8TyniubgfG_xEAqa2NW2ZeV_S702YGFb0w1a-60OSsPxOCYmldk/s200/zeki+muren+ve+bodrum+gunu.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben onu sahnede seyredemedim, buna hep dertlenirdim, benim gidebileceğim zaman o sahneleri bırakmıştı, burayı gezince daha da çok dertlendim. Sadece yılbaşında büyük sükseyle çıktığı tv programlarından veya İzmir fuarına çıkacağı veya sahnelerde yeni programa başlayacağı zaman basına yansıyan haberlerinden izlerdik ve o programlarda bu sefer ne giyecek, nasıl bir orjinallik yapacak diye merakla takip ederdik. Ama burada o kostümleri yakından görünce aklım çıktı, o devirde bu kostümleri çizip tasarlamak, diktirmek, işlemelerini yaptırmak ve onları sahnede giymek, o renkler, desenler, aksesuarlar, ayakkabılar (meşhur apartman topuklular) hepsi bir alem ve başka dünyadan gelme gibiler. O yıllarda halkın onu büyük bir sevgi ve saygıyla dinlemesi, sevmesi, takdir etmesi, bağrına basması, ödüllere boğması, hayranlarının gazino kapılarında izdihama yol açmaları boşuna değilmiş daha iyi anladım. Belki tenkit edenler de az değildi ama her zaman onu olduğu gibi kabul ettiler, hiçbir zaman toplum dışına itilmedi. Bir an bugün geldiğimiz noktada buna inanmak bana bile zor geldi. Bu zamanda olsaydı nasıl olurdu ???</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjH_sIEbRxRYIn3tfaKZDRw_T9mfJYaWe_P0djVZCWylALd5eR0YEe9Csi38Y3L9am6NZEWqeT83GtNwQ7C-3zFA3ImJ_HrlyqeOr_hc9KjHObBX-ZNFj-mtpC0djjDsmlzMHtH/s1600/zeki+muren+ve+bodrum+gunu-001.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="138" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjH_sIEbRxRYIn3tfaKZDRw_T9mfJYaWe_P0djVZCWylALd5eR0YEe9Csi38Y3L9am6NZEWqeT83GtNwQ7C-3zFA3ImJ_HrlyqeOr_hc9KjHObBX-ZNFj-mtpC0djjDsmlzMHtH/s200/zeki+muren+ve+bodrum+gunu-001.jpg" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hele sanatçı tarafı, çizdiği desenler, hepsine ayrı isimler vermiş, bazılarını kostümlerinde kullanmış, bazıları tablo gibi. Gerçekten büyük sanatçıymış, acaba gereken ihtimamı gösterdik mi, hakkını ödedik mi diye düşünmeden edemiyorum. Yazın bu müzeye günde 700 kişi geliyormuş, inşallah hep böyle olur ve yıllarca devam eder, unutmayız. Yolu buralara düşenler burayı gezmeyi sakın ihmal etmesinler. </span></div>
<div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c --></div>
Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-42070737329141184042012-11-01T01:19:00.002+02:002012-11-01T01:26:00.568+02:00Kedim BAL<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUVLDHFvTHYiVR09gnSi8B1As3JSy2tKtCTziYpclln59baJ9ArHz63zifuD3RxbGG0kcbakRU5LEAHjaERZsd5uHynlI_H6TBkhkLXySNZafCxjrTavu1A0hJ9Gq79U8gJTAh/s1600/IMG_0854-001.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUVLDHFvTHYiVR09gnSi8B1As3JSy2tKtCTziYpclln59baJ9ArHz63zifuD3RxbGG0kcbakRU5LEAHjaERZsd5uHynlI_H6TBkhkLXySNZafCxjrTavu1A0hJ9Gq79U8gJTAh/s1600/IMG_0854-001.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="145" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUVLDHFvTHYiVR09gnSi8B1As3JSy2tKtCTziYpclln59baJ9ArHz63zifuD3RxbGG0kcbakRU5LEAHjaERZsd5uHynlI_H6TBkhkLXySNZafCxjrTavu1A0hJ9Gq79U8gJTAh/s200/IMG_0854-001.JPG" width="200" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtMF3Cn0vP7c83MXCZEJF1-JVonmWbI9VQ7MbScO4LdJEG8tRIhgkZlzJYuVayRzZdnOE6MD9kathze8IRlRh9w9ObczixLdxjjexdqkH7MlTy36W6iwJmuL73jeMqK0ujbpir/s1600/Kadir's+makina.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="138" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtMF3Cn0vP7c83MXCZEJF1-JVonmWbI9VQ7MbScO4LdJEG8tRIhgkZlzJYuVayRzZdnOE6MD9kathze8IRlRh9w9ObczixLdxjjexdqkH7MlTy36W6iwJmuL73jeMqK0ujbpir/s200/Kadir's+makina.jpg" width="200" /></a><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Birkaç sene önce bugünleri bana anlatsalar, bu fotoları </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">gösterseler </span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">katiyen inanmaz hatta çok kesin itiraz ederdim.Ben çocukluğumdan beri kediden korkarım, hele evvelden kedi ile aynı odada bile bulunamazdım. Kedisi olan arkadaşlarımın evine gidince kedi başka odaya alınırdı. Son birkaç senedir kendimi eğitmeye, kedilere alışmaya başladım. Hala elime alamam, tutamam, sadece başlarının üstünü cici cici yaparak severim o kadar. Ama burada arkadaşımın evinin önüne gelen bir kedi var ki beni aşık etti kendine. Sessizce gelişi gidişi, bir kere bile miyav dememesi, açlıktan ölse bile sabırla mama verilmesini bekleyişi, hiç sırnaşıklık yapmaması, açıkgöz kedilerin gelip onun önüne geçerek mamasını yemesine bile sessizce bakması, hiç yalakalık yapmaması, bakışı, ön patilerini teker teker kaldırıp kıvırarak beklemesi, mama yedikten sonra gırlaması, yumuşak paspasın üzerinde yuvarlanması, keyifle bacaklarıma sürünmesi beni mest ediyor. 3 ay bu kediye balık, peynir, yoğurt, köfte, artık ne yersek verdim, sonra gidip kuru mama, yaş mama almaya başladık. Sabah geldi gitti, akşam geldi bazen paspasın üzerinde yattı, bazen gitti. Sonunda nüfusuma geçirmeye karar verdim. Aldık veterinere götürdük, tüm aşıları yapıldı, pasaportu çıktı, 3,5 yaşında, erkek, sarman melezi, 6,5 kg adı Bal, annesi ben. Hala çene altını azıcık, başını azıcık seviyorum, göz göze konuşuyoruz beni dinliyor, çok utangaç başını hemen eğer, gözlerime dik dik bakamaz, gırlar, sürünür. Şimdilerde çevre evlerde oturan bir yazlıkçı eve almış bakıyormuş diye duydum, pek üzgünüm epeydir görmüyorum ama o yazlıkçı evine dönecek, kedi kışın bana kalacak. Sanmayın ki evin içine alacağım, hiç düşünmüyorum ama bahçeye ona layık bir yer yapacağım. Kim derdi ki ben bu hallere gelicem, valla kendim bile inanamıyorum. Bu kedi Nisan ayından beri benim dikkatimi çeken bu sayfalarda daha önce de şaşkınlıkla söz ettiğim kedidir. Şimdi hatırladım, nisan ayında ilk onu yazmışım.</span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-63070505520115639872012-11-01T00:35:00.001+02:002012-11-01T00:35:35.550+02:00Mandalina Zamanı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3od3rhlh0pYSESi_nr7vjfqSGdx_PoG91CILDg2W5z9TClLyjDNnbpYgQP8aTNXvrY9ZD01qhGEpVWrP7NDMWTh9Qy1E4s9ODuWh4WAO36q_6QOlGTLBo_mCduB_0BdtSakxG/s1600/Mandalina.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;"><img border="0" height="221" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3od3rhlh0pYSESi_nr7vjfqSGdx_PoG91CILDg2W5z9TClLyjDNnbpYgQP8aTNXvrY9ZD01qhGEpVWrP7NDMWTh9Qy1E4s9ODuWh4WAO36q_6QOlGTLBo_mCduB_0BdtSakxG/s320/Mandalina.jpg" width="320" /></a><b><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3od3rhlh0pYSESi_nr7vjfqSGdx_PoG91CILDg2W5z9TClLyjDNnbpYgQP8aTNXvrY9ZD01qhGEpVWrP7NDMWTh9Qy1E4s9ODuWh4WAO36q_6QOlGTLBo_mCduB_0BdtSakxG/s1600/Mandalina.jpg" imageanchor="1"></a></b><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3od3rhlh0pYSESi_nr7vjfqSGdx_PoG91CILDg2W5z9TClLyjDNnbpYgQP8aTNXvrY9ZD01qhGEpVWrP7NDMWTh9Qy1E4s9ODuWh4WAO36q_6QOlGTLBo_mCduB_0BdtSakxG/s1600/Mandalina.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><span style="background-color: white;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3od3rhlh0pYSESi_nr7vjfqSGdx_PoG91CILDg2W5z9TClLyjDNnbpYgQP8aTNXvrY9ZD01qhGEpVWrP7NDMWTh9Qy1E4s9ODuWh4WAO36q_6QOlGTLBo_mCduB_0BdtSakxG/s1600/Mandalina.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline !important; font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;">Buradaki evimin manzarasının en güzel zamanı ekim ayıydı. Mandalinalar saradı kızardı olgunlaştı ve yerlere dökülmeye başladı. İrili ufaklı mandalinalar ince kabuklu çekideksiz hafif mayhoş ama olgunlaştıkça tatlandılar. Bazen yerden toplayıp her sabah suyunu sıkıp içtim, bazen irilerini ayırdım soya soya yedim. Bahçe sahibi komşum bir torba dolusu mandalinayı ağaçlardan toplayıp komşuluk hakkıdır diye verdi. Hala ağaçlar dolu, etraf bahçelerde de gözlüyorum. Buralarda biraz yeşil haldeyken toplayıp pazarda satmaya götürüyorlar. Istanbul'a gelmesi daha geç oluyordu sanki, kasımdan sonra mı geliyordu ve herhalde yolda kızarıyorlardı çünkü oradaki pazarda bayağı sarımsı tutuncu mandalinalar alırdık.</a><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;">Y</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;">eşillikler arasında kızarmış mandalinalar ne hoş bir manzara oluşturdular. Bakalım meyvalar bitince yapraklar nasıl olacak, sararıp solmaları, dökülmeleri, çıplak ağaçlar, bahçe manzarasını merak ediyorum. Ama bu sene her senekinden çok daha fazla mandalina yemiş olacağım. Ne güzel C vitamini, afiyet olsun.</span></span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-58922450127495122302012-09-03T18:32:00.000+03:002012-09-03T18:32:55.105+03:00Balkondaki misafirler ve Mehtap<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhP7d65duix-qhN4KZA4VaxRkxDdkI0XkkesR4Q2LN275Mua9l0b7wwEHdn6ce3Iigx8vIxLJ_HN5JFtOSJ-0eP2lwkBkrvxJjvkW0_TgxafAZ-y9jb7bUi39j37xEPuVTCehMg/s1600/Ar%C4%B1lar.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="276" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhP7d65duix-qhN4KZA4VaxRkxDdkI0XkkesR4Q2LN275Mua9l0b7wwEHdn6ce3Iigx8vIxLJ_HN5JFtOSJ-0eP2lwkBkrvxJjvkW0_TgxafAZ-y9jb7bUi39j37xEPuVTCehMg/s400/Ar%C4%B1lar.jpg" width="400" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hemen hemen bir ay kadar oluyor, evin içinde koyacak yer bulamadığım için balkonda duran büyükçe bir kolinin içine koyduğum tamir çantasından bir şey almam icap etti. Üzerindeki örtüyü kaldırıp alet çantasını açana kadar bir sürü arı sardı ortalığı, nereden geldi bunlar savulun diyene kadar bir tanesi dizimden soktu bile. Ulan şimdi sırası mı, işim var, seninle mi uğraşacağım, bu ne arısı, benim alerjim var mıydı, bal arısı mı, eşşek arısı mı, kolonya, buz basalım şişmesin gibi işlemlerden ve hallerden sonra kendime gelip şu kutuya bir daha baksam dedim. Aynen fotoda gördüğünüz gibi arılar kolinin iç duvarına iki adet petek yapmışlar. Bir tane petek boş duruyor, diğerinin üzerinde her zaman 5-6 arı var, ben olan bitenden habersiz örtüyü açınca petekleri bozacağım zannettiler herhalde, can havliyle ortalığa yayılıp beni de bir güzel soktular, vay sen misin bizim keyfimize dokunan. Ben nebileyim oraya ne zaman geldiniz, ne yapıyorsunuz. Acaba bunlar bal mı yapıyorlar, hazır petek yapılmış bal damlayacak herhalde dedim ama alakası yok, bunlar bal arısı değilmiş, hatta dizimden soktuğu için kurtulmuşum, boynumdan veya damara yakın bir yerden sokarlarsa öbür tarafa gidebilirmişim, alerji olup olmamak şart değilmiş. Şimdi halen yerlerinde duruyorlar, bir arkadaşın görüşüne göre üzerlerine sheltox sıkılacak ve oradan atılacaklarmış. Bekliyorum hangi babayiğit üzerlerine sheltox sıkacak diye. Ben katiyen sıkamıyacağım, sıkarlarken de evde olmayacağım. Şimdi dua ediyorum tamir çantası gerekli olmasın diye, onlar orada ben evde yaşayıp gidiyoruz işte. O bölgede temizlik de olamıyor tabi, hani havalar soğuyunca kendiliklerinden çekip gitseler diyorum. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Son olarak da arkamdaki kayaların üzerinden doğan mehtabın manzarası harika oluyormuş, dün akşam yakaladım, kayda geçsin istedim.</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-41749715953780242682012-09-03T18:11:00.003+03:002012-09-03T18:11:47.753+03:00İncir, Mandalina, Bostan<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgFpxL2EJlfPhS0kmHxF9fqocpGle0PkLpBCi_bBaHsanBjiBSMQPy9TDmzlS9US_ps4BNYVNtlS6O8QdA7v-kuR6IlcvncgV6Kocgq38dEhY_7SV6TA5a59jwrPmvD0kQM3sz/s1600/Mandalina+a%C4%9Fa%C3%A7%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="276" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgFpxL2EJlfPhS0kmHxF9fqocpGle0PkLpBCi_bBaHsanBjiBSMQPy9TDmzlS9US_ps4BNYVNtlS6O8QdA7v-kuR6IlcvncgV6Kocgq38dEhY_7SV6TA5a59jwrPmvD0kQM3sz/s400/Mandalina+a%C4%9Fa%C3%A7%C4%B1.jpg" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Evimin önündeki bahçede mandalinalar büyüdüler ama hala yeşiller, hani böyle yeşil haldeyken dilimleyip içkiye veya limonataya katıyorsun falan pek güzel oluyor. Sabırsızlıkla sararıp kızarmalarını bekliyorum, ne hoş bir manzara olacak kimbilir. Yan bahçedeki incirler de büyüdü olgunlaştı hatta çatladılar ama çok yüksekte duruyorlar toplayamıyorum. Bir sabah ağaca merdiven dayayacağım bakalım yetişebilecekmiyim. Hem sarı incirler var hem kara incirler, pek severim. Yandaki komşu evin özenle dikip baktığı ve büyüttüğü bostandan bana da kabak, patlıcan, biber, domates, salatalık düşüyor, pek güzel oluyor, seneye darısı başıma inşallah. İşte burada böyle bir yaşantı var, hani çalışırken hayali kurulan, emekli olunca böyle yapacağım denilen, ahh bir bahçem olsa şöyle böyle diye planlar yapılan. Çok şükür bana bunların hepsi bir hediye gibi geldi, fazla çaba göstermeden, çok plan program yapmadan, fazla beklentiye girmeden, zamanla olur şart değil, hele bir bakalım diye söylerken. Şimdi bakıyorum da hepsi önüme konmuş, etrafıma serpiştirilmiş, beni de bu ortama sokmuş. Ne ben bunların farkındaydım, ne de onlar benim farkımdaydılar. Galiba artık farkediyoruz birbirimizi. Ben bir gayretle balkondaki sardunyaları öldürmemeye çalışıyorum, çok sıcaklarda bayıldılar, yandılar, şimdi toparlanıyorlar. Ama begonviller için ne kadar çaba sarfetsem olamıyor, bir dönem öldüler, sonra yenileri geldi, şimdi onlar da soldular ama yeniden canlanacaklar bekliyorum. Taktım begonvillere, böyle olurlarmış, önce yerlerini şaşarlarmış, bir dönem dökülürlermiş, sonra yeniden açarlarmış, inşallah bekliyorum. </span></div>
Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-51082636669208201622012-09-03T17:51:00.000+03:002012-09-03T17:51:11.481+03:00Eylül<div class="separator" style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfL1wuJ8ACty08MdFCfYAGaJ8giFTp5bNPArvedXkHG9ueWoRsC49NY4cTjPzorYlHGYnRiAnR4TYK0nRIIeswvNE29KhdJZ0Yl0_G6uNekDtr-lazf7DRa0kjjTjN34-HTbtt/s1600/domuz.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfL1wuJ8ACty08MdFCfYAGaJ8giFTp5bNPArvedXkHG9ueWoRsC49NY4cTjPzorYlHGYnRiAnR4TYK0nRIIeswvNE29KhdJZ0Yl0_G6uNekDtr-lazf7DRa0kjjTjN34-HTbtt/s200/domuz.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="text-align: justify;">Ben buraya gelişimin 3. ayını bitirdim, yani
hanyayı, konyayı öğrenmeye çalışalı henüz 3 ay oldu. Laylay lom devam ediyor,
tatil havası yaşıyorum, az çok kendi başıma gidip gelecek yerleri öğrendim,
daha fazlası ihtiyaç halinde öğrenilecek, zamana yayıyorum. Çarşı pazar
tamamdır, hatta pazarda belli pazarcıları belleyip hep onlara gitmek gibi
huylar de edindim. Evin bahçesinde, alt kattaki komşuların yardım severliği
sayesinde dört adet yavru kedi cirit atıyor, her biri başka renk ve tipte
oldukları gibi balkondan izlediğim kadarıyla huyları da farklı. Uzaktan olsun
ben de kedi sevmeye gayret edeyim derken, arkadaşımın evinin bahçesine gelen
iki adet kediyi isim verip ( Bal ve Badem) evlat edinip bağrıma basarken, benim evin bahçesi
kedi çiftliği oldu. Ama burada zaten her yer hayvanat bahçesi konsepti
şeklinde. Yandaki evde kocaman bir köpek var, çoğu geceler uyku haram, devamlı
zincire bağlı hayvan bunalımda bence, içim acıyor. Bir gece zincirini açıp hayvanı özgürlüğüne
kavuştursam gider mi yoksa kalır mı diye merak ediyorum. Ne gezdirmek, ne
koşturmak, sahipleri de bir hoş, hayvan hep bağlı, gece gündüz </span><st1:metricconverter productid="3 metre" style="text-align: justify;" w:st="on">3 metre zincir boyunca </st1:metricconverter><span style="text-align: justify;">gidip
geliyor. Önümdeki mandalina ağaçları dolu bahçeye ara sıra geceleri yaban
domuzları (bakınız aynen resimdeki gibiler) geliyor, sürü halinde, dün akşam fener ışığında 6-7 tane saydım, homur homur sesler
çıkarıyorlar, onu duyan etrafdaki bütün köpekler uluma ile havlama karışımı senfoniye
başlıyorlar. Civar evlerin bahçelerinde horozlar, tavuklar var, horozlar bazen saatleri şaşırıyorlar, gece yarısı falan ötüyorlar veya öğle vakti aşka geliyorlar niyese. Ama inekler baş tacımız, hemen hemen her bahçede var, ara sıra dışkı kokuları balkon keyfimize keyif katıyor, ama sesleri de bir o kadar köy havası yaratıyor. Onlar olmasa o mis gibi sütleri nasıl bulur da yoğurt veya sütlaç yaparım dimi ama. Kıymetini bil, böyük şehirlerde böyle şeylere hasret yaşıyor millet. Eylülde gel şarkısı eşliğinde gidiyoruz işte. Bayram bitti, okullar açılacak, </span><span style="text-align: justify;">yazlıkçılar dönüyorlar galiba, </span><span style="text-align: justify;">bir tenhalaşma bir sakinleşme göze çarpıyor sanki. Buradaki yerlilerin dediği gibi şu yabancılar gitse de biz hayatımızı yaşasak, bakalım göreceğiz nasıl yaşanıyormuş.</span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-86308672230243619812012-09-03T17:26:00.001+03:002012-09-03T17:26:15.997+03:00Manzara<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh85U23jRnqqo5HzyZ9cETpfKfTOOb5B3eFf108B5lmvlIGAeKV95jjfgK-1l7-Z383fXwxDWIb4gMGqvPpqoGVQBiptDXIQVDrXrPT0T5Cmbs1O7miZ_577Pi5S4ukoBi3HpoB/s1600/RUHAN+BODRUM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="221" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh85U23jRnqqo5HzyZ9cETpfKfTOOb5B3eFf108B5lmvlIGAeKV95jjfgK-1l7-Z383fXwxDWIb4gMGqvPpqoGVQBiptDXIQVDrXrPT0T5Cmbs1O7miZ_577Pi5S4ukoBi3HpoB/s320/RUHAN+BODRUM.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><div style="text-align: justify;">
Yine hoş manzaralar görünce, fotoları çekince yazmadan, buraya koymadan edemiyorum. Belki benzerleri veya değişik açıdan çekilmişleri doludur burada, ama olsun, yine kayda geçsin, yine bakalım, yine bu anları yaşayalım istedim. Artık güneş kavurmuyor ama hala yakıyor, deniz şerbet gibi, zaten hep öyleydi, rüzgar hafifledi, yavaşladı diyelim. Fırtına gibiydi bazen bıktırdı off dedik, bazen iyi ki esiyor dedik ama şimdi artık kararınca esiyor sanki veya kararınca essin yani. Daha güzel manzaralara doğru.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
</span><!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20034531.post-23621401585318512932012-09-03T17:03:00.001+03:002012-09-03T17:03:41.174+03:00Mimoza<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSTyrwTgVtbek_ZiWoTXb_o2OKUki3DdRcgztzhryioipA-TzNcxvP-xmVDMx6BC6LUU_9zNk_Auu1KwGCI7q1L7O0nEGZsu86_FDcus4uZVTGUypaX5u1q4K8ujljtEHssZaD/s1600/Bodrum+Ruhan.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="221" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSTyrwTgVtbek_ZiWoTXb_o2OKUki3DdRcgztzhryioipA-TzNcxvP-xmVDMx6BC6LUU_9zNk_Auu1KwGCI7q1L7O0nEGZsu86_FDcus4uZVTGUypaX5u1q4K8ujljtEHssZaD/s320/Bodrum+Ruhan.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Her sene yaz mevsimi gelince, gazetelerin çoğu köşe yazarları illa bir Bodrum yaparlar, ya bayrama denk gelir, ya baharda gelirler, ya özellikle tatile gelirler ama illa gelirler. Sonra da illa Gümüşlük'e giderler. Hani yazar çizerler, sinemacı, tiyatrocu gibi sanatçılar, esas Bodrum' u sevenler, esas rakı + balık yapmak isteyenler illa oraya giderler ya. Halbuki başka semtlerde de harika rakı + balık yapılacak yerler var, oralarda da denizin dibinde restoranlar var, oralarda da güneş nefis batıyor falan filan. Sonracıma Gümüşlük'de de illa Mimoza'ya giderler. Halbuki aynı sırada başka bir sürü deniz dibi restoran olmasına rağmen, en fiyakalısı, en gösterişlisi ve gerçekten de duruşu, görünüşü, havası ile en hoş olanı Mimoza, hem de en pahalısı. Ama şimdi dekorasyon için onları kutlamak lazım. Denizin dibinde, yolun sonunda, masası, örtüsü, çiçeği, mumları, etraftaki ağaçları beyaza boyayıp üzerine hoş süsler asması ile ve de her şeyi beyaz yapması ile farkını ortaya koyuyor, dikkat çekiyor ve ambiyansı insanları tavlıyor. Akşamüstü gün batarken başka, gece ışıklar yanınca başka havada ve çok güzel bir yer. Bizim köşe yazarları da illa gelip bir tek atarlar, güzel balıklar yerler, dünyayı kurtarırlar ve sonra köşelerinde yazarlar. Sanki her sene mutat böyle oluyor bu. Bu sene ben de bizzat gittim gördüm ve yazdım. Hiç kusur kalır mıyım ???</span></div>
<!-- bö!2010 kullanıcı kodu= 633560348a9613a182cd7ecfd9499f90f3a2b73c -->Gezeryazarhttp://www.blogger.com/profile/14877408573057629381noreply@blogger.com0