1 Şubat 2012

Tren

Tren ile seyahat etmek başka türlü bir şey. Çok zevkli, rahat, serbest, özgür bir yolculuk. Vagonun içinde ve vagonlar arasında dolaşabiliyorsun. Koltuklar rahat, yemekli vagon var, pencereler kocaman etrafı çok rahat seyrediyorsun. Sıcak gelirse iki vagon arasında sallanırsın, yoksa yerine oturur kitap, gazete okur, kulağında müzik dinlersin, lap top varsa ne istersen yaparsın. Kaza riski çok az, sıcak, soğuk, kar, yağmur seni pek etkilemiyor. Yola bakıp onu solladık, bu bizi geçti, aman çok hızlı gidiyor, şoför uyudu mu, yolda kaydı mı gibi şeyler düşünmüyorsunuz. Karayolundaki risklerin çok daha azı var burada diye düşünüyorum. Çocukluğumdan beri tatillerde Ankara Istanbul arasında trenle gidip geldiğimiz için de çoook eskilerden kalma yataklı vagon, kuşetli, pulman koltuklu gibi değişen tren kavramları oldu hayatımda. O günlerden bugüne çok da güzel şeyler oldu, gelişti, yenilendi, ilerledi. Amaaaa şimdi de bunu kaldırıyorlar, artık Ankara'ya, Eskişehir'e trenle gidemiyeceğiz. Hızlı tren yapacağız diye hem daha pahalı hem de hızlı olacağından hiç de konforlu olmayacağını düşündüğüm trenlerin gideceği yolu yapmak üzere bu trenleri seferden kaldırıyorlar.Bunu protesto etmek için de TCDD çalışanları, yakınları, sendika temsilcileri son defa trenle Eskişehir'e gittik. Garda ellerimizde pankartlar, düdükler, çıngıraklar hep beraber sloganlar attık, protesto ettik, bildiriler okundu, halka anlatmaya çalıştık ama katılım öyle az ki, insanlar sadece şaşkın şaşkın baktılar, sivil polisler aramızda dolaşıp bizleri tespit etti. Sonra hep beraber arabalara binip TCDD kurucusu Behiç Erkin'in (tr.wikipedia.org/wiki/Behiç_Erkin) mezarını ziyarete gittik. Eskişehir'de Enveriye banliyö durağı yakınlarında anıt mezarı var. Özellikle mezarının orada olmasını vasiyet etmiş. Ankara-Istanbul-Eskişehir üçgeninde, tren yollarının kesişme noktasında, her tren geçerken düdük çalsın selamlasın demiş. Mezarı başında Onun vasiyetine sadık kalamadıklarını ve kurduğu bu kurumun nasıl perişan edildiğini anlatan güzel bir mektup okudu arkadaşlar. Bu kurumun içinden olmamama rağmen onların sahiplenişini, üzüntülerini, gerçekten çok emek vererek çalıştıklarını ve şimdi çok dertlendiklerini görüp meseleyi daha iyi anladım. Hele hele Haydarpaşa Garını otele veya alışveriş merkezine çevirmeleri söz konusu olunca daha da içi gidiyor insanın. Mart ayından itibaren de benim kullandığım banliyö treni de kalkacak. Her sefer araba ile gidemiyoruz benzin malum, ne yapacağım o zaman ben. Üç kuruşluk konforumuz, ekonomik seyahat hakkımız, rahatımız, emniyetimiz, vaktimizi ayarlamamız derken bütün imkanımız yok ediliyor. Bu şimdi halka hizmet mi, eziyet mi, başına gelen anlar, gerisi sadece seyirci kalır.YAZIK, ÇOK YAZIK.  

Hiç yorum yok: