22 Ağustos 2011

2. Kına Gecesi Maceram

Bir arkadaşımızı daha evlendirdik. Geç oldu güç olmadı dedik. Eh bu kadar bekledik madem öyle her türlü ritüelini de yapalım keyfini çıkaralım dedik. Daha doğrusu gelin hanım böyle istedi. Ablası, arkadaşları, yeğeni her birimiz seferber olduk. Şile yolunda harika bir bahçe içinde kocaman evi olan bir arkadaşı evini açtı, herkes bir yemek yaptı, en çoğunu da ablası yapmış, içkiler, çalgılar, çengiler, kıyafetler, ziller, kınalar tam tekmil hazırdı. Hepimize mor tülden duvaklar hazırlamış abla, onları taktık, çimenlere yayıldık, yemekler, sohbetler derken oyunlara başladık. Gelin hanıma kırmızı duvak taktık, etrafında döne döne "yüksek yüksek tepelere" türküsünü söyledik, gelini de bir güzel ağlattık. Hem onun avucuna hem bizim avucumuza kınaları koyduk, sonra bu kadar ağlamak, tören, gelenek yeter dedik, harika müzikler yapan başka bir arkadaş sayesinde çimenler üzerinde hoplayıp zıpladık. Ne gülmek, ne çoşku, ne danslar, oyun havaları, masa üstüne çıkmalar, belimize bağladığımız zilli eşarplar, bütün kızlar toplandık iyice dağıttık yani. Pek güzel geçti. Alşama erkekler bastı ortalığı, yemek, içki, müzik devam ederken bu sefer düğün provası danslar, giriş çıkış müzikleri denemesi eşliğinde ve müthiş bir neşe içinde saatler aktı gitti. Allahtan etrafta yerleşim alanı yok, gecenin geç saatlerine kadar kahkahalarımız, müzik sesi, çoşkumuz bölgeye yayıldı. Her an jandarma gelecek diye bekledik valla. Darısı başımıza diye diye dağıldık. Hatıra olarak bu küçük kına paketlerini hazırlamışlar, ne zarif, ne güzel bir düşünceydi.

Hiç yorum yok: