Bu seferki gidişim "Tasavvuf ve Mistisizm", "Kütahya Foklörü ve Tasavvuf", "Dünden bugüne Kütahya'da Tasavvuf" başlıklı sempozyumları izlemek içindi. Orada yaşayan araştırmacı ve yazar, Tasavvuf hocası Mehmet Dumlu'nun dergahında oturduk, yedik, içtik, söyledik, dinledik, konuştuk, aşk ile dolduk. Dervişler döndü, sevgili Zara billur gibi sesi ile söyledi, ne güzel, ne alçak gönüllü ve sahnede ne kadar muhteşem olan bir hanımmış bayıldım. Dinin, imanın, Allahın, inancın, kitabın, duanın, gönlün, ruhun, kalbin içlerine doğru yolculuk yaptık. Uzman kişilerin birikimlerini dinledik, hikayelerinden ders çıkarttık, bakış ve duruşlarından etkilendik. Bu derya deniz güzelliğin, bu engin kültür ve öğretinin ucundan bir satır daha öğrenmeye çalıştık Gölümüzde olan ama dile getiremediğimiz, içimizde hissedip aktaramadığımız, her zaman öyle olmayı arzuladığımız duygu, düşünce ve duruş ile maddi alemden mana aleme iki güzel gün yaşadık. Yerel sanatçıların yaptığı hat, tezhib, ebru ve halı sanatından örneklerin sergilendiği sergiyi gezdik, yine bir başka seramik ve çinilerin sergilendiği kocaman bir tesiste sohbetler dinledik, alış veriş yaptık. Dostluklar, paylaşmalar, yardımlaşmalar ne güzeldi. Bir de adını unuttuğum bir yerde bir künefe yedik, olmaz böyle birşey, öldüm ve tekrar dirildim. Sadece bunun için bile tekrar gidilir.
İlk okuldan beri kitap okumayi çok seven, gittikçe edebiyata gönül veren, sonra da yazmayı keşfeden, böylece hem içini rahatca döken, hemde bir gün bir gazete ekinde köşe yazma hayali ile yaşayan bendenizin, zamana, duruma, olaylara, iç halime göre döktürdükleri.
1 Haziran 2010
2.Kütahya Çıkarması
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder