12 Şubat 2010

Bazı Şeyler

* Buraya düzenli olarak hergün veya en azından haftada 2-3 kere girip yazmam lazım. Olaylar birikiyor, benim aklımdakiler gidiyor, sonra da zaten önemini yitiriyor.
* Bu sene yılbaşı gibi doğum günümde de yalnızdım. 24 Ocak önemli gün, tarihte yer etmiş bir gün, aynı gün bir sürü de ölenler var, önemli kişiler. Her sene ben doğum günümü anarım, onlar kaybettiklerini anarlar. Uğur Mumcu, Gaffar Okan, Ismail Cem, 23 Ocak Şakir Eczacıbaşı az daha o da bugüne denk gelecekti. Hava da nasıl kar, soğuk, tipi şeklinde. İstesem de bir program yapamazdım. Sonra başka bir arkadaşın d. günü ile birleştirip ev toplantısı ile kutlaştık, sağolsun arkadaşlar...
* Haiti Depremi ne feciydi, çoluk çocuk binlerce insan telef oldu, yağmacılık da yüz karası. Ama nasıl canım sıkılıyor, bizde de aynen öyle olacak, bu gidişle, bu insanlarla korkarım...
* Eski evimden karşı komşum tatlı bir hanım vardı, arkadaş olmuştuk dertleşirdik, konuşurduk. Oradan taşınınca ayrıldık, bir daha görüşemedik, ama bayram, yeni yıl falan hep mesaj atar, hiç ihmal etmez, ben unuturum o unutmaz. Geçenlerde Istanbul'a gittiğimde aradım Tarabya'da oturuyor bir kahve içmeye gittim. Ne güzel bir insan, nerede kalmıştık oradan devam ettik, sanki hiç araya 1,5 yıl girmemiş gibi, dolu dolu, çok güzel, yumuşacık bir kadın, aynı zamanda ressam, zevkle, hayranlıkla sevgiyle bakıyor konuşuyor. İyiki böyle bir arkadaşım var dedim, bana ne iyi geldi bilse. Keşke daha yakın otursaydık birbirimize...
* Şubat başında da bir başka doğum günü kutlaması ile baba tarafı akrabalarla bir araya geldik. Amcam, yengem, kızı, kocası, çocukları derken bir Italyan lokantasında süpriz toplantı vesilesiyle ben de sosyal ortama karıştım. "Fratelli La Bufala" isimli lokantada güzel mozzarella, pizza ve manda biftek yedik, pek güzeldi. Sıcak aile ilişkileri, mutlu çocuklar ve eşler, sevgi ile sarmalanmak, birbirini sevindirmek kollamak, muhabbet ne güzeldi.
* Kanyondaki D&R pek güzel, kocaman dolaş dolaş bitmiyor, her kitap, her CD var orada sanki, yok yok. Geçenlerde vakit geçirmek için gitmiştim, dergi aldım, sonra içindeki Starbucks cafede oturdum, nefis hafif müzikler çalıyor, çok gürültülü değil, nefis bir kahve eşliğinde dergimi okudum, müzik dinledim kahvemi içtim. Çok hoşuma gitti, ara sıra yapmalı, pek hoş biryer...
* Son günlerde Merly Streep'in son çevirdiği iki filmi de seyrettim. "Julie&Julia" da bir ahçıyı, "It's Complicated" de boşanmış bir kadını canlandırıyor. Tamamen apayrı tipler, saçı başı, tipi, filmin geçtiği dönem çok farklı. Arka arkaya seyredince daha iyi görüyorsun farklı tipleri canlandırma nasıl olurmuş. Ama bu kadın nasıl oynuyor, nasıl sahici, nasıl o rolün kendisi oluyor doyamıyorum seyretmeye. Çok güzel iki filmdi, çok eğlendim, düşündüm, baktım baktım, bazı yerlerde sen olsan ne yapardım dedim, bir kere daha hayran oldum. İyi ki sinema var, iyi ki böyle oyuncular ve filmler var...
* Son günlerdeki seller ne fena, Antalya sular altında, önümüzdeki günlerde meyva sebze beklemeyelim, bulamıyacağız veya çok pahalanacak. Bütün seralar, bağlar bahçeler battı, turistik tesisler, evler, insanların hayatları gitti. Öyle tv den seyrediyoruz ama başa gelen bilir, ne yazık oldu onlara. Kimse de yardım etmeyecek, ne yapacaklar bu sene bilinmez. Ya ağaçta kalan iki kişiden birisinin dayanamayıp gitmesi, diğerinin gözü önünde, bir türlü gelemeyen kurtarmayı beklerken, öylesine, çok basit birşeymiş gibi bile bile, göre göre ölüvermek. Gerçekten aklıma sığmıyor, dayanamıyorum, artık bakamıyorum...

Hiç yorum yok: