16 Mayıs 2006

Sezen Aksu

Hafta sonu neler yaptim ;
Cumartesi bir arkadaşımın oğlunun 1. yaş gününe gittim, bahçede kır düğünü gibiydi, çoluk çocuk, anneler babalar, dedeler, herkes vardı, şööyyle yayıldık masalara veya ayakta, binbir çeşit el emeği göz nuru yiyecekler, doğum günü çocuğunun annesinin binbir marifetle süslediği rengarenk pastalar, yok yoktu yani. Doğum günü çocuğu pek şekerdi, pek usluydu, herkesle resim çektirdi, gıkı çıkmadı, sonlara doğru uykusu geldi bayıldı artık. Böyle vesilelerle hem çoktandır karşılaşmadığın arkadaşları görüyorsun, hem onların bebeklerini, hem eskiden gördüğün bazı çocukların ne kadar büyüdüğünü, hem de annelerinin evde oturup neler yaptığını gözlemleme fırsatın oluyor. Bazı şeyler için tüh keşke diyorsun, bazı şeyler için de aman ne iyi etmişim diyorsun... (anlayan anladı).
Akşamüstü oradan ayrılıp Etiler tarafına bir başka d.günü toplantısına gittim, bu sefer yaş ortalaması yüksekti. Harvard Cafe denilen bir yer varmış yeni keşfettim, ağaçlar altında bahçesi çok güzel, allahtan hava çok soğuk değildi, ayrıca o uzun boylu sobalardan da yakmışlar, gayet rahat oturduk. Yemekler fena değildi, fiyatlar da çok fahiş değildi, tavsiye edilir bir akşamüstü gidilir. Zaten maksat sohbet olsun, doğum günü bahane, ama kaç yaşında olursa olsun d. günü çocuğu olmak hoş birşey, çocuk gibi hediyeleri almak açmak çok keyifli oluyor.
Pazar günü şimdiye kadar bulup aldığım Sezen Aksu CD lerini dinledim, taa en başından, en eskilerden bu güne, hala eksiğim vardır, liste çıkarmam lazim ama elimde olanları bütün gün sırayla dinledim. Ne şarkılar, ne müzikler, ne sözler, kaç yıl öncelere gittim, ne hatıralar canlandı, film gibi bir şey bu, o şarkıların çıktığı zamanlara gidiyorsun, o parçayı dinlediğin zamanlar gözünün önüne geliyor falan.
Ne sözler yazmış, ne şarkılar yapmış bu kadın insanın aklı almıyor, bu kadar mı duruma uyar, bu kadar mı duyguları tarif eder, bu kadar mı senin de başından geçen bir şeyi sözlere döker;
Mesela;
Vazgeçtim gözlerinden, vazgeçtim sözlerinden
Hiç tanımaz tenim ellerini, bilmez yüreğim bilmez yüreğini,
Ah bu koku bu ten bu dokunuş, ah bu delilik sarsar bedenimi,
Yok olmak zamanı şimdi...
Bir başkası;
Şu saniye esastır gel, veya hafiflettim her şiddeti geçirip aşkın içinden, ve daha nice sözler yuttum adeta hepsini.
Şimdi eksikleri de tamamlarsam iyi bir S.A. arşivim olacak.
Pazartesi biraz sağlık problemleri ile başladı, migren falan derken, salı, çarşambayı bulursak, perşembe akşamı 3 günlük tatile kaçacağız inşallah.
Dönüşte tatil anıları ile başbaşa olalım.

1 yorum:

ibeking dedi ki...

sen ne dersen de..keşke bi çocuğun olsaydı...

imza: bir arkadaşının oğlunun annası