19 Mart 2013

Sokak kedisi Bıdık

Daha önce yazmıştım, arkadaşımın evinin bahçesinde çok sevdiğim ve nüfusuma geçirdiğim kedim Bal ile ilgili duygularımı. Nasıl sonradan kedi sever olduğumu, elime alamıyorum ama ucundan ucundan sevdiğimi, aşı, mama gibi şeyleri harfi harfine yaptığımızı, sabah akşam geldiğini, akşamları evin içine alıp ayağımızın dibinde yatışını, sürünüşünü, memnuniyetten çıkardığı mır mır seslerini, beni benden aldığını anlatmıştım. Ama kedilerin nankör olduklarını unutuyor insan işte. Bizim kedi Bal daha şubat başında kayıplara karıştı. Eeee mart geliyor normaldir dediler, öyle gider etrafta zamparalık yaparlar, dolanırlar, stress atarlar sonra gelirlermiş. Mart bitiyor daha ortalıkta görünen yok. Bu arada geçen yaz benim evin altındaki komşuların daha bir haftalık bebek olarak getirdiği, bahçeye bıraktıkları ve dört kardeşten üçünün 2-3 ay içinde yok olduğu sadece geriye bunun kaldığı bir kedi maceram daha var. Hiç tipim olmayan, kafamı çevirip bakmayacağım tip ve renkte bu kedi kendi kendine ortalıkta gezindi, alt komşum gelip gittikçe ona mama bıraktı. Ben de kedi sevmeye başlayan yeni heves bir tip olarak hadi yazıktır bebektir, ben de buna iki lokma vereyim, suyunu koyayım demeye başladım. Çok konuşkan beni görünce bir mırlama bir miyavlama, birşeyler anlatmaya başlıyor, ben de ona aynı seslerle cevap verip bir sohbettir tutturuyoruz. Merdivenleri çıkıyor peşimden kapı aralığından içeri dalıyor halının üzerinde kıvrım kıvrım haller, konuşmalar, neyse söz dinliyor ve sonra dışarı çıkıyor. Adını Bıdık koydum, Bal kedim kayıplara karışınca bunda teselli bulmaya başladım. Aslında mevsim icabı bu da etrafa açılım yaptı, her gün muntazam gelen kedi bir hafta on gün yok oluyor, sonra tekrar çıkıyor ortaya, nereye gider neler yapar hiç anlamıyorum. Neyse ki evin yolunu buluyor ve aynı atiklikle merdivenleri çıkıp kapı önünde serenada başlıyor. Ben de mama, parazit aşıları ile idare ediyorum, diğeri gibi nüfus kağıdını çıkartamayacağım ama bakıyorum işte. İki gün sonra bu da satar beni, çok bağlanmamak lazım. Eh evin içine de alamayacağıma göre bu kadar muhabbet yeter. Ama çok alem bu hayvanlar, dakikalarca seyrettiriyorlar kendilerini, hele beni sev okşa halleri, sırnaşmaları yok mu, oyunlar yapmaları. Mesela bu Bıdık paspas püskülü ile deliriyor, kapının önünü paspas yapmam gerektiği zaman görmeniz lazım neler oluyor. Kaşla göz arası ancak bu kadar fotosunu çekebildim. Yazın bir yaşında olacak Bıdık bey.

Hiç yorum yok: