16 Kasım 2011

Gün Doğarken

Kasım ayının ilk günü sabah erken kalkmam gerekti, yazdan beri bu kadar erken uyanmamıştım. Havanın o gün açık olacağı sabah güneşin doğuşundan belliydi. Ortalığı nasıl bir kızıllık kaplıyor, daha güneş görülmemesine rağmen bulutlar nasıl bir renke boyanıyor görmek lazımdı. Sanki gökyüzünün görünmeyen bir yerinden bir kova şarap rengi sıvı boşaltılıyor ve göğe, bulutların arasına, altına üstüne yavaşça yayılıyorlar. Gittikçe kızarıyor, yoğunlaşıyor ve acaip bir şey oluyor, sanki yoğun bir hazırlık, bir çalışma ve kısa sürelerle her an değişim, bir anı yakalayana kadar başka bir an geliyor, tam şimdi muhteşem oldu derken başka bir hale dönüyor, çabucak oluyor. Bana gökyüzü doğum sancısı çekiyor  hissi verdi. Sonra güneş göründü, doğum oldu, kızıllık kayboldu, beyazımsı, pembemsi bulutlar, mavi gökyüzü daha çok ışığa dönüştü, sararan bir gökyüzü oldu. Çok enteresan bir olay güneşin doğuşunu seyretmek. Düşünün ki bu benim balkondan gördüklerim, ya Nemrut'da olsaydım, ya Kapadokya'da veya daha da muhteşem neredeyse. İnşallah bir gün de oradan yazarım. Bir sabah erken kalkın siz de deneyimleyin.

Hiç yorum yok: