5 Haziran 2011

Roland Garros


Müthiş bir final seyrettik. Evvelki gün Federer - Djokoviç maçı da enfesti. Böyle çekişmeli, heyecan dolu ve gümbür gümbür bir maç ancak Federer'e yakışır. Az daha Djokoviç alacaktı ama Federercim bırakmaz. Ama bugünkü Nadal-Federer çekişmesi tam finale yakışır oldu. Bu ikisi eşleşince bir başka oluyor, geçen sene de seyretmiştim, ya buradaydı, ya da Wimbledon'da Nadal kazanınca Federer ağlamış, konuşamaz olmuştu. Bugünkü maç da Nadal baskındı ama Federer de hiç bırakmadı. Şansı yaver gitmedi. Çok hoşuma gidiyor bu Federer ne asil, ne yakışıklı, ne kadar cool bir adam. Böyle maçlarda soğukkanlı olmak artı birşey ama adam her daim soğukkanlı. Çok yakışıyor kortlara, şortu, t-shirt ü, saç bandı hepsi ayrı bir hoştu. Duruşu, oyun tarzı (benim gibi tenisin kurallarını çok iyi bilmeyen birisi için bile) acaip taktik savaşı yapan çaktırmadan strateji uygulayan bir adam. Başkası ile oynarsa illa onu tutarım, kazanınca da sanki ben yenmişim gibi sevinirim. Ama Nadal ile oynarken favorim Nadal. Her ne kadar Federer kadar yakışıklı olmasa da, halk çocuğu gibi, hatta çirkin bile denilecek tipte, saçları ıslanınca iyice beter olan, ama solak oynayan, bacakları, kolları acaip kuvvetli bir çocuk. Final maçındaki t-shirt, şort, bileklikler, saç bandı falan ikisi de harikaydılar. Korttaki renk uyumları, şıklık, zerafet bir başkaydı. Ne acaip bir maç oldu, nefes nefese, kaç saat sürdü, sırılsıklam oldular, Federer t-shirt bile değişti, Nadal su içinde kaldı. Onları seyredince hiç tenis dersi almadığıma, tenis oynamasını bilmediğime esef ediyorum, niye bizim memleketimizde tenis pahalı bir spor çok kızıyorum. Ne kadar zevkli ve zarif bir oyun, ne kadar da heyecanlı. Darısı başımıza, inşallah bir gün bizden de buralarda oynayacak bir tenisçi çıkar, benim de ömrüm yeter seyrederim. 

Hiç yorum yok: