13 Temmuz 2010

Şeytan Sofrası

Bundan evvelki gidişimde de çıkmamıştım şeytan sofrasına. Taa en eskilerde belki 80 li yıllardan kalma şeyler vardı aklımda. Bir akşam üzeri güneşi batırmak için çıktık. Artık o kadar ticarileşmiş ki, herkes illa oraya gidelim güneşi batıralım, resim çekelim sonra köyümüze dönelim olmuş. Kendi özel araban yoksa, taksiye de kıyamadıysan, dolmuş ile çıkıyorsun ama şoför seni sıkı sıkı tenbihliyor, güneş batar batmaz hemen gelin diye. Ben de mecbur arkadaşıma ve şoföre uydum. Nefis bir manzara, nefis bir güneşin batış anı, havadaki ve denizdeki renkler, böyle bir güzellik, çoluk çocuk, anlayan anlamayan, ilk defa gelen onuncu defa gelen, köylüsü şehirlisi ile adeta içine edilmiş gibi oldu, bütün zevkini, ihtişamını gölgeledi. Bir kere tamam herkes resim çekmek istiyor ama bir de çenelerini tutsalar, çocuklar bağırıyor, kızlar erkeklere makina veya cep telefonu ayarlaması için buyuruyor, erkekler grupla gelenler bira içip daha da bağırarak konuşuyorlar, çocukları kayaların üzerine çıkmış anneler feryatta, veya daha cesaretli olanlar güneşin batışına bakmaktansa en uc kayanın üzerinde nasıl daha afilli poz veririm diye telaş içinde. Neye uğradığımı şaşırdım, arkadaşım sen nerede yaşıyorsun, Mars'tan mı geldin dedi bana, yani bunlar olağan, her yerde varlar anlamında. Halbuki o an bir meditasyon yapar gibi sessiz, huşu içinde kalarak, o güzelliği adeta içine sindirir gibi, gözüne, kalbine, kafana doldurarak seyretmek, istersen dua etmek, istersen resim çekmek ama kimsenin konsantrasyonunu bozmadan o güzelliği yaşamaktır benim için.Çünkü o kadar çabucak oluyorki, hemen denizde kaybolup gidiyor sen resim çekene veya olayı doyasıya seyredene kadar, bare sessizce izle. 
Belki birçok yerde daha da güzel güneş batışı manzaraları yaşanıyordur ama oraya gelmişsin madem tadını çıkar dimi, çene yapma, ortalıkta koşuşturma. Yine de etraf ile ilgimi keserek bu güzel fotoları çekmişim. Battıktan sonra öyle kalıp renklerin yayılmasını izleyemeden hadi dolmuş kalkıyor diye koşturmaktan dayak yemiş gibi oldum, neydi şimdi bu, biz ne yaptık burada oldum. Şoför de zaten nerede kaldınız diye bakıyordu, bütün dolmuştakiler çoktan yerlerini almışlar. Aslında orayı da bir güzelleştirmişler, kafeler, şemsiyeler, çiçekler falan hoş bir alan olmuş. İnşallah bir dahaki sefere arabam ile kendi başıma çıkmak kısmet olur.

Hiç yorum yok: