11 Aralık 2006

MUTFAK


Bugün Migrosa gittim, herzamanki gibi alış-verişimi yaptım, reyonların önünde dikildim ööölee seyrettim, elimdeki listeye baktım, liste dışı şeyler de aldım, herzamanki gibi, eve geldim yerleştiriyorum her zamanki gibi. Ben de titizlik cinsi varya, öyle herşey hoop diye dolaba konmaz, meyvalar yıkanır kurulanır, sebzeler pişirilme zamanlarına göre özel paketlenir, etler-tavuklar porsiyonluk ayrılır buzluğa konur, sütler, meyva suları son tüketim tarihlerine göre içilme sırasına konur falan filan, her zamanki gibi. Şimdi ne çok vaktin var diyeceksiniz, valla vaktim kısıtlı da olsa, bol da olsa bu işleri hep böyle yaparım.
Ama bugün herşey tezgahın üzerindeyken bir ışık çaktı kafamda, önce kırmızı narları, sarı ayvaları, yeşil elmaları, turuncu portakal, mandalinaları görünce şairler aklıma geldi, sonra ressamlar. Boşuna mı bu güzel meyvaları, sebzeleri şiirlerine, resimlerine konu etmişler. Güzel memleketimde ne güzel bir sonbahar yaşıyoruz, ne çok meyva var, ne güzel renkler var, o narların rengi, biçimi, yanında yemyeşil elmalar, sapsarı ayvalar, mandalina portakal, hatta taza hurma bile aldım, yemesi pek zevkli gelmez ama senede bir tane yemek faydadır. Sonra o güzelim maydanozlar, karnıbahar, kereviz, havuç, domatesler, ayy hepsi bir tablo gibi göründü gözüme.
Sonra tezgahın üzerinde bunlardan bir yerleştirme yapıp resimlerini çekmek geldi içimden. Yazılarıma kendi resimlerimi koymak gittikçe daha cazip gelmeye başladı, şu dijital fotograf makinalarının gözünü seveyim, anında şip şak. Şu güzelliklere bakın, yerleştirmeler pek amatörce ama maksat renkleri ve meyva, sebzeleri bir araya getirmek.
Sonra işi azıttım pişmiş yemeklerimi de işin içine katarak renkleri çoğalttım.
(Soldan sağa) havuç-dereotu karışımı salata, zeytinyağı+limon yatağında brüksel lahanası, taze marjoram+taze kişniş üstünde cherry domates salatası.
Bu arada bu marjoram'ı seneler önce kızkardeşimin Isviçre'den getirdiği bir vücud şampuanında keşfetmiştim. Allahım o ne güzel bir kokuydu, etiketinde okuduğum maggiaorana'nın ne demek olduğunu bilemeyip (o zamanlar daha italyanca da döktüremiyordum) ne türkçesini ne ingilizcesini bulamamış, herhalde sadece onlarda yetişen bir bitki, tühh keşke bir tane daha olsa diye düşünmüştüm, Yves Rocher marka şişeyi yıllarca saklamıştım.
Çook sonra bu bitkiyi keşfettim, türkçe adı mercanköşkü idi. Buralarda daha çok toz halinde bulunduğunu öğrendim. Ama bugün migrosda Chimera (www.chiremagourmet.com) şirketinin ufak plastik kutularda sunduğu taze mercanköşkü ve taze kişniş yapraklarını bulunca ne çok sevindim, sanki altın bulmuştum.
Ne işe yaradıklarını www.ekoses.com sitesinden okuyun, ben salata gibi yaptım ama çorbalara, salatalara, yemeklere çok güzel lezzet katar, patates salatasına pek yakışır. Hem de migrene iyi geliyormuş daha ne yapayım. Kişniş'e gelince o da maydanoza benzer hali ile ama bambaşka tadı ile bir başka faydalı bir bitkiymiş, kurusu balla karıştırılıp afrodizyak niyetine falan filan.
Alın deneyin, yiyin, koklayın, çok güzel bitkiler, sebzeler, meyvalar var güzel yurdumda, allaha çok şükür bu nimetler için dimi ?? Afiyet olsun...

1 yorum:

ibeking dedi ki...

off canım çekti :)